Paylaş
Tabii ki kilolar psikolojik değil ama kilo almak ya da vermek psikolojik bir durumdur.
Kilolu insanların hayatı kilo alıp verme ile geçer . Kilo vermek çok güzel ama 3 gün sonra verdiğimiz kiloları geri alıyorsak kilo vermek süreli eziyetten başka bir şey olmamakta. Bu yüzden önemli olan kilo vermek kadar verilen kiloları da geri almamaktır. İşte birçok diyetin takıldığı nokta burası.
Yemek yeme fiziksel bir eylem olduğu halde aslında bu psikolojik bir ihtiyaçtır.
İnsanlar fiziksel ihtiyacın dışında çok çeşitli nedenlerle yemek yerler. Bunların içinde en çok gördüğümüz neden sinir ve öfke ile yemek yemektir. O yüzden "Sinirlendiğim zaman yemek yiyorum, kendimi durduramıyorum, gözüm doymuyor, yiyorum sonra pişman oluyorum" sözünü çok sık duyarız.
Yemek yemenin öfke ve siniri yatıştırıcı bir özelliği var evet. Özellikle ne kadar besleyici ve kaloriliyse o kadar çok etkili olmaktadır. Bu nedenle sinirlenildiğimiz zaman yenen yemeklerin başında çikolata ve pastalar gelmektedir, kimse sinirlendiğinde gidip havuç yemek istememektedir.
Bir diğer etkende sıkıldığı zaman mutfaktan çıkmayan, ne bulursa atıştıran insanların özellikle kadınların durumu. Burada yenen yiyeceğin çeşiti ve miktarı hiç önemli değil çünkü ne bulunursa yenmekte.
Soysal ilişkiler de yemek yeme alışkanlığını etkilemektedir. İnsanların bir araya gelişlerinde en çok tercih ettikleri ortam yemekli ortamlar olup burada yiyecek konusunun ucu toptan kaçmaktadır.
Sonuç olarak yemek yemeyi ve yenen yemeğin cinsini en çok etkileyen etken insanın psikolojik yaşantısı olup psikolojik desteği yanına almayan diyetler hızla kilo verdirdiği halde bir iki ay sonra yavaş yavaş verilen kiloların geri alınması ile süreç kapanabilmektedir.
Şişmanlamamak ya da kilo vermek için psikolojik olarak yapılması gerekenleri bir başka yazımda ele alacağım ama sizler bana duygu ve düşüncelerinizi yazarsanız onlardan da yararlanmak isterim.
Paylaş