Paylaş
Yaşantımızdaki insanları çeşitli nedenlerle kaybederiz. Kimisini ölümle, kimisini ayrılıkla, kimisini araya giren küslüklerle. Gidenlerin kimisi geri gelir, kimisi hiç geri gelmez, kimisini ise belki biz görmek istemeyiz. Bütün bunlar yaşantımızdaki kayıpları oluşturur. Kayıp aynıdır ama bizim tepkilerimiz bize göre ve yaşadığımız ilişkiye göre değişir. Ben bu yazımda daha çok ayrıldığımız insanlardan dolayı yaşadığımız kayıplardan bahsetmek istiyorum.
Kimi kayıplar bize yaşamın sonu gibi gelirken kimi kayıplarda ise içimizi gizli bir sevinç kaplar. Hayatımızdan çıkaramadığımız kişi kendi kendine gitmiştir. Bu yüzden kayıpların şiddeti ilişkinin bizim ona ne kadar değer verdiğimiz ve sahiplendiğimiz ile ilişkilidir. Giden insan biz istemezsek bizi üzemez. “Güzelliğin on para etmez bendeki bu aşk olmasa” diyen Yunus Emre’nin dediği gibi bizim gönlümüzdeki aşktır gideni kıymetli kılan. Bu yüzden gidenin ya da kaybettiğimizin arkasından duyduğumuz acı bize ve kişiliğimize bağlıdır. Eğer çok acı çeken, kendini suçlayan, “O iyiydi ama ben onu üzdüm” diyen, yaptığı olumsuzlukları görmek yerine iyi taraflarına odaklanan ve aslında yürümeyen bir ilişkiyi yürüyor zanneden bir kişi isek kaybettiğimizin arkasından çok üzülürüz. Gerçekçi olup azalarak bittiğini gören bir kişi isek bu farklıdır. Artık yürümüyordur ve bitmesi kaçınılmazdır. Bitecek bir ilişkiyi ise kimse kurtaramaz.
Bir ilişkinin bitmesini istemiyorsak o ilişkiyi yıpratmaktan kaçınmalı, her şeye parmak basıp sevdiğimiz insanı yıpratmamalı, mümkün olduğu kadar sevgimiz ile onu bunaltmamalıyız. Bu çok ince bir çizgidir, bunaltamamak ilgilenmemek olmadığı gibi ilgimiz de onu bunaltmamalıdır.
Kimi zaman da biz her şeyi doğru yaparız ama karşımızdaki insan bu ilişkiyi yine de sürdürmek istemez. Onun öncelikleri farklıdır. O durumda bittiğini kabul etmek gerekir. Bittiğini kabul etmemek, “Beni seviyordu, bütün bu yaşananlar yalan değildi” demek ilişkinin bitmesini açıklamaz. Yaşanmış ve bitmiştir. Bunu kabul etmediğimiz sürece kendimizi de üzer, karşımızdaki insanı da bunaltarak birbirimizin yüzüne bakamaz hale gelebiliriz.
Benim önerim ilişkinin bittiğini kabullenmektir. (Acı çekmeyi göze alarak) Bittiğini kabullenmediğimiz sürece çekeceğimiz acıyı uzattığımızı akıldan çıkarmayalım. Onu ikna edip bir süre daha denemenin kimseye faydalı olmayacağını unutmayalım. Bir insanın acısını başka bir insanın dindireceğini düşünüp yaşantımıza bizi sevecek insanları koyalım. Koyamıyorsak da acele etmeden önce acılarımızı dindirelim ama bu arada insanlardan kopup kendi içimize de kapanmayalım. Bu acımızın yoğunlaşmasından başka bir işe yaramaz. Dilerim kaybetmeyin ama kaybederseniz de takılıp kalmayın.
Paylaş