Paylaş
Özellikle anne babalarda çocuklarına karşı gördüğüm bu davranış onların beğenilmedik davranışlarını azaltmadığı gibi yeni ve olumlu bir davranış kazanmalarına da asla faydalı olmuyor. Örneğin "Elini yıkadın mı, üstünü değiştirdin mi, dişini fırçaladın mı, ödevini yaptın mı" gibi sayısı yüzlerce arttırılabilecek soru ve olumsuz yanıtlardaki tepkiler istenilen sonuçları doğurup kimseye faydalı olmadığı gibi çocuklarımızla daha çok yüz göz olmamıza ve onların sonuçta laf arsızı olup hiçbir şeye önem vermemelerine ve duymazlıktan gelmelerine neden olabilmektedir.
En iyi anne-baba bana göre en az duyan ve az gören anne babadır. Bu aynı şekilde insan ilişkilerinde de geçerli olup birlikteliklerde ne kadar çok konu irdelenir ve beraber olunan kişinin yaptıkları tenkit edilirse bu birlikteliğe o kadar zarar vermekte ve tenkit edilen kişi de bir süre sonra kendisi de eleştirmeye başlayıp tepkisini bu şekilde vermeye ve eleştirileri bir süre sonra umursamamaya başlamaktadır.
Yaşamda kırmızı çizgilerimiz olmalı ve onlar konusundaki hassasiyetimizi gerek çocuklarımızla gerek yakınlarımızla paylaşmalı ve onun ötesine çok müdahale etmemeliyiz. Burada temel konu da şu olmalıdır “Ben buna müdahale edersem ne olur müdahale etmezsem ne olur?” Eğer müdahale etmediğimizde sorun olacaksa müdahale etmeli ve engel olmalı, çok sorun olmayacaksa müdahale etmemeliyiz. Örnek vermek gerekirse çocuğumuz arkadaşları ile bir saat oynamak için bahçeye inmiş bir saat oynadıktan sonra biraz daha oynamak istiyor. Bir yarım saat için onunla tartışmamak gerekir. Bu nedenle her şeye parmak basmak yerine sadece gereken konular üzerinde durup konuşmak onun dışındakileri görmeyip duymamak gerekir.
Paylaş