Paylaş
Yeni ders kitaplarında da var mı bilmiyorum. Seneler önceki ders kitaplarında bakma ve görmenin farklı olduğu anlatılırdı. Başka bir deyişle görmek, anlamak olmadığı gibi, her baktığımızı ya da her okuduğumuzu anladığımızı söylemek de mümkün değildir.
Özellikle görsel dikkati eksik olan insanlar baktıklarını akıllarında tutamamakta, kimi zaman “bakar kör” olarak tabir edilen şekilde gördüklerini anlamlandıramamakta hatta günlük hayatta çok rastladığımız şekliyle “Bir saattir bakıyorsun hala anlamadın mı?” sözlerini haklı çıkaracak şekilde gördüklerini sorduğumuz zaman bir şey hatırlamadıklarını söyleyebilmektedirler. Aynı şekilde çocuklar bir saat boyunca okudukları konudan soru sorulduğunda cevaplayamamakta, erişkinler gazete okuyup hiçbir şey anlamadıklarını söylemekte, bu sorun günlük hayatta farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır.
Görsel dikkat eksikliği sorunu yetişkinlerin yaşam kalitesini etkileyip okuduklarını anlamamalarına hatta akıllarında tutamamalarına sebep olurken, bu sorun okul çağındaki çocuk ve gençlerde daha büyük bir etki göstermekte, onların ders başarısını belirlemektedir.
Öyle ki bildiklerini yapamamakta, çok basit hatalar nedeniyle ders başarıları düşmekte, soru kaydırmakta, soruları yanlış okuyup cevaplamakta, örneğin “öyle değildir”i “öyledir” olarak okudukları için sınavlarda başarısız olmaktadırlar. Aynı şekilde görsel algı eksikliği nedeniyle gördüklerini anlamadıkları için dersin başında çabuk sıkılmakta, ders çalışmak istememekte, sınıfta tahtada yazılanları eksik olarak anlamakta hatta defterine yalan yanlış geçirmektedirler. Bütün bunların sonucunda da ders çalışmaktan soğumakta ya da aldıkları kötü puanlar nedeniyle kendilerine olan güvenleri azalmaktadır.
Görsel bir toplum olduğumuz iddiasına rağmen görsel dikkat eksikliği ülkemizde yaygın olarak gözlenmekte ve eğer zamanında farkına varılmazsa öğrenciler başarısız olup, tembel damgası yemekte, aileleri ile araları bozulmakta, çok çalıştıkları halde kötü sonuçlar alabilmektedirler. Tespit edilmeyen bir sorun çözülemeyeceği için bu kötü sonuçları engellemenin birinci yolu önce sorunu tespit etmektir. Görsel dikkat eksikliğini tespit etmek için yapılacak testler sonucunda sorunun tedavi gerektirip gerektirmediği, tedavi gerektiriyorsa o zaman ilaç kullanıp kullanmamasına karar verilmektedir. Hafif derecedeki görsel dikkat eksikliğinde ilaç gerekmeyebilirken, orta ve ağır olanda ilaç desteği gerekli olabilmektedir.
Görsel dikkati arttırıcı yöntemlerden biri olan EEG-Nörofeedback terapisi ile kişinin görsel algısı eğitilmekte, dikkati artırılmakta ve bu da sonuçta baktıklarını görür duruma gelebilmelerini sağlamaktadır. Bu terapide beyin dalgaları bir modülatörden geçirilerek bilgisayara aktarılmakta bilgisayarda beyin elektrosu analiz edilip bu değerlendirme sonucunda kişinin önündeki monitöre gönderilen görüntüler aracılığı ile beynin dikkat yönünden tekrar eğitimi sağlanarak görsel algı düzeyi yükseltilmektedir. Belirli sürelerde yapılan seanslar ile görsel dikkati yükselen öğrencilerin bu durumu ile ilaç kullanmasına gerek olmadan ya da gerekiyorsa da düşük dozda ilaç kullanılarak ders başarıları yükseltilmektedir. Aynı yöntem erişkinlerin de dikkatsizlik nedeniyle hatalar yapmasını engellemeye faydalı olmaktadır. Bütün bunların eksik kaldığı durumlarda ise psikiyatrist kontrolünde kısa süre, düşük doz dikkat arttırıcı ilaçlar faydalı olmaktadır. Ancak yaygın olarak duyulan korkuların aksine bu ilaçlar doğru dozlarda verildiğinde yan etki yapmamakta ve uzun süre kullanılmamasına da gerek olmamaktadır.
Paylaş