Paylaş
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocukluk çağlarındaki dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin devamı olarak karşımıza çıkabilir. Eğer kişide dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye yol açan kaygı bozukluğu, hipertroidi gibi bir hastalık yoksa bu hastalıklar erişkin yaşlarda ortaya çıkmaz. Çocukluk çağlarında başlayan dikkat eksikliği ve hiperaktivite 13-14 yaşlarında %95 oranında düzelir, ortadan kalkarken %5’lik bir kesimde ise erişkin yaşlarda devam eder.
Erişkin yaşlardaki dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) kimi zaman sadece dikkat eksikliğiyle kendisini gösterirken kimi zaman da hiperaktif davranışlar ile karşımıza çıkabilmektedir. Bu yaşlarda en fazla görülen belirtiler sürekli olarak işleri yetiştirememe, son ana bırakma, önemli konuları unutma, tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme, bir yerde uzun süre oturamama, konuşmaları sonuna kadar dinlemeyip konuşan kişinin konuşmasına müdahale etme ya da dinlememe şeklinde gözlenebilmektedir. Yapması gereken işe başlayamama, başladığı işi bitirememe de sık rastlanan durumlardır. Bu nedenle kişi iş konusunda zorluk çekmekte ve iş ortamında sıkılabilmektedir. Sürekli konsantrasyon gerektiren işlerde hatalar yapmakta ve monoton görevlerde başarısız olmaktadır. Bunlar yaratıcı ve çalışkan insanlar olmalarına rağmen aynı yerde uzun süre oturmakta zorlanmakta ve sürekli aynı işi yapmaktan hoşlanmamaktadırlar.
Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu herkeste aynı düzeyde olmayıp kimi kişilerde daha fazla kimilerinde ise daha az oranda ortaya çıkmakta ve bu kişileri dışarıdan tanımak çoğu zaman mümkün olmaktadır. Enerjik ve canlı, dost ve arkadaş canlısı insanlardır. Ancak çok uzun süre bir yerde olmayı sevmedikleri için bir süre sonra bulundukları ortamdan sıkılırlar. Örneğin, iş toplantılarında başta canlı ve aktif iken bir süre sonra dikkatleri dağılıp sıkıldıkları için toplantının sonuna kadar durmakta zorlanırlar ve ortamdan koparlar. Bedenleri orada olsa bile beyinleri hayal dünyasına gider ve tekrar geri dönmeleri zorlaşır. Ara ara toplantıyı takip etseler bile bunu uzun süre sürdüremezler. Sık sık eşyalarını bir yerlerde unutup aranmaya başladıkları gibi ne kadar düzenli olmaya çalışsalar da bir süre sonra yine dağılırlar. Aynı anda birden çok işe konsantre olamazlar. Dikkat dağınıklıkları olmasına rağmen sevdikleri ve ilgilerini çeken işlere çok fazla konsantre olurlar. Zaman zaman duygusal dalgalanmalar yaşayıp bir saat önce mutlu ve neşeli iken bir saat sonra bir anda ve ortada bir sebep yokken mutsuz ve enerjisi düşük hale gelebilirler. Hızlı öğrendikleri halde çabuk unutan kişiler oldukları için sık sık not almaları gerekebilir.
Erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda oluş nedeni beyindeki nöronlar arasında bulunan ve snaps aralığı adı verilen geçitlerde dopamin ve adrenalinin hızla azalması, bunun sonucunda etkilerinin kısa sürmesidir. Bu durumda kişi hızlı adapte olmakta ama bun odaklanma kısa sürmekte, dikkatini uzun süre muhafaza edememektedir. Genetik olarak geçişin olduğu, anne ve babanın yaşadığı böyle bir sorunun çocuklarında da gözlendiği söylenebilir. Bunun dışında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olmadan da troid bezinin hızlı çalışmasından kaynaklanan hipertroidi bozukluğunda ve kaygı bozukluklarında da aynı durumların gözlendiği belirlenmiştir.
DEHB’nin tedavi edilmediği durumlarda ise kişinin özgüven azalması, iş yerinde başarısızlıklar, her şeyden önemlisi kapasitesi olduğu halde çalışma hayatında gelebileceği pozisyonlara performansındaki aksamalar ve gecikmeler nedeniyle gelememesi gibi sonuçlar yaşanmaktadır. Bunun yanında insan ilişkilerinde özellikle evliliklerinde duygusal problemler yaşayabilmekte, uyum sorunu gösterebilmekte, kimi zaman bir eşe bağlanmakta zorlanıp evliliklerini bitirebilmektedirler. Canlı ve yaratıcı bireyler olmalarına rağmen konsantre olup bunu hayatlarına geçiremedikleri zaman bir iş üretmeleri zorlaşmakta, gerek işe başlamaları gerekse bitirmeleri zor olduğu için de yeterli verimi alamamaktadırlar.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun en zor yanı da kişinin kendisinde bunun olduğunun farkına varmaması ya da yaşadıklarını kişiliğinin bir parçası olarak algılayıp bunun sorun olduğunu görememesidir. Sorun olduğu anlaşılıp gerekli önlemleri aldığında düzelebilecek birçok sorun fark edilmediği için devam etmekte ve kişi yaşadığı sorunun çözümsüz olduğunu düşündüğünde duygusal zorlukları artabilmektedir.
Bu konuda neler yapılması gerektiğini ele alırsak öncelikle durumun farkında olup hayatın düzene sokulması, yeterli uykunun (ortalama 6-7 saat) uyunması, düzenli spor yapılması (hiç değilse her gün en az bir saat yürümek), hayatı organize etmeye çalışmak, işleri aksatmadan zamanında yetiştirmeye çalışmak ve ertelememek, daha sakin ve huzurlu olabilmek için gevşeme egzersizleri yapmak, ilaç gerekmeyen durumlarda Nörofeedback tedavisine başvurmak ki bu tedavi bugün tüm literatürlerde ilaç gerekmeyen durumlarda tamamlayıcı uygulama olarak öne çıkmaktadır. Kişinin beyin elektrosunun kaydedilip bilgisayar programı ile değerlendirilerek çıkan sonuçlara göre yapılandırılmış görsel programlar ile beynin çalışma sisteminin yönlendirilmesi esasına dayanmaktadır. Yarımşar saatlik 20 seanstan oluşan bu beyin eğitimi ile sonuçta beynin dikkatinin artıp azaldığı zamanlar belirlenerek, beyin fonksiyonları dikkati sürekli tutacak şekilde yönlendirilmektedir. Aynı şekilde Berard adı verilen (işitsel algı eğitimi) sistem de çocukluk çağlarında olduğu kadar erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite de kullanılmaktadır. 20 gün boyunca günde bir kere ya da on gün boyunca günde iki kere kulaklıkla belirli modülasyonda müzik dinleyerek dikkati artırma amacıyla uygulanan Berard yöntemine de çocuk ve erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ilaçsız çözümünde başvurulmaktadır.
Bütün bunlara rağmen baş dilemeyen durumlarda ise son seçenek olarak ilaç tedavisine başvurulmaktadır. Bilinenin aksine doktor kontrolünde kullanılmak kaydıyla bağımlılık yapmayan bu ilaçların kullanım kararı da gene psikiyatristler tarafından verilmelidir. “Arkadaşıma iyi geldi bana da iyi gelir” diye düşünmek ya da seneler önce doktor vermişti diye kendi başına kullanmak fayda yerine zarar getirir.
Son olarak dikkat eksikliği ve hiperaktiveden şüpheleniliyorsa o zaman mutlaka bir psikiyatriste başvurmak, gerekirse bununla ilgili testler yapıp bir sorun var mı, varsa ne oranda ve ne yapılmalı öğrenmek gerekir. Bunun sonucuna göre tedavi planı yapılıp uygulanması, ilaç gerekmeyen durumlarda yönlendirme ile sorunun ortadan kaldırılmasında faydalı olacaktır.
Paylaş