Paylaş
Dikkat eksikliği nedeniyle bizlere başvuran ailelerin en büyük kaygısı çocuklarının ilaç kullanıp ileride bağımlı olmaları ve ilaçların onların beyinlerine zarar vereceği endişesi. Kullanmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda ilaç kullanılmalı, çok zorunlu olmayan durumlarda ise kullanılmamalı ya da ilaç dozunu azaltmak için alternatif yöntemlerden faydalanılmalıdır.
Dikkat eksikliği beynin fonksiyonel sistemindeki dengelerin bozukluğu ile ortaya çıkmaktadır. Beyin görüntüleme yöntemlerinde bir probleme rastlanmazken uyanıklık durumundan sorumlu beta dalgalarının yüksek, sakinlik ve uyku halinden sorumlu delta dalgalarının düşük olduğu gözlenmektedir. Normalde denge içinde olması gereken bu durum bozulduğunda dikkat en ufak bir uyaranla bozulmakta daha sonra toparlanması zor olmaktadır.
Aileleri yanıltan temel konu dikkat eksikliği dendiği zaman tek düzeyde bir dikkat eksikliğinin algılanmasıdır. Oysa fonksiyonel sorunun yoğunluğuna bağlı olarak dikkat eksikliği hafif, orta, ağır düzeyde seyredebilir. Hafif düzeyde dikkat eksikliği ilköğretim çağındaki birçok çocukta mevcut olup ilaç tedavisine gerek duyulmadan bir takım dikkat arttırıcı yöntemlerle çok rahat düzenlenebilmektedir. Bu durumdaki çocuklar genel olarak yoğun dikkat sorunu yaşamasa da özellikle uzun süreli sınavlarda basit hatalar yapabilmekte, dersler sıkıcı olduğunda kopabilmekte ama bunun dışında çok büyük sorun yaşamamaktadır.
Orta düzey dikkat eksikliğinde ise sorun biraz daha yoğunlaşabilmekte, uzun süreli ve daha çok sorunun yer aldığı seçme sınavlarında dikkatsizlikle yapılan hatalar artarken aynı durum diğer sınavlarda da kendisini göstermekte ve öğrenciler sınavdan çıktıklarında çoğunlukla “Ben bunu biliyordum, nasıl yanlış yaptım” diyerek üzülmektedir. Sınavlarda kimsenin yapamadığı soruları yapıp en basit soruları yanlış yaparak kendileri dahil herkesi şaşırtmadırlar. Evde de ders çalışırken biraz daha çok sıkılmakta ve mırın kırın ederek bile olsa derslerini çalışmaktadırlar. Sınıfta öğretmen biraz sıkıcı anlattığında dersten kopmakta ama diğer derslerde sorun yaşamamaktadır. Bu düzeydeki dikkat eksikliğinde biraz sonra bahsedeceğim yöntemlerin faydası olmakta ilaç desteği gerekse bile çok daha düşük dozlar yeterli gelebilmektedir.
Dikkat eksikliğinin yoğun olduğu durumda ise beş dakika bile dersin başında oturamamakta, en ufak uyaranla dikkati dağılmakta, sınavlarda pek çok basit hata yapmakta hatta sürenin sonuna kadar dayanamadığından salondan ilk çıkan olmaktadır. Bildiklerini unuttuğu için düşük notlar almakta, bir ders süresini sıkılmadan tamamlayamadığı için sürekli olarak derste konuşmak, hatta kalkıp gezinmekte ve sınıfın düzenini bozmaktadır. Aynı şekilde ana-babaları bilgisayarın başından saatlerce kalkmadığı halde ders çalışmadıklarından şikayet etmektedirler. Bu durumda ise ilaç tedavisi mutlaka gerekmekte ama ek olarak orta düzeydeki dikkat eksikliğindeki gibi dikkat arttırıcı yöntemlerden de faydalanılabilmektedir.
Dikkat eksikliğinin görsel mi işitsel mi olduğu ve seviyesinin bilinmesi tedaviyi kolaylaştırmakta ve verimi arttırmaktadır. İşitsel dikkat eksikliğinin yoğun olduğu durumlarda Berard İşitsel Algı eğitiminin faydası olurken, görsel algı ile ilgili problemlerde ise Nörofeedback Görsel Algı eğitimi etkili olabilmektedir. Tabii ki ileri seviyelerdeki durumlarda ilaç kullanma gerekliliğini tekrar hatırlatmak istiyorum yoksa bu yöntemlerle hafif düzeyde olan dikkat eksikliklerinde tam başarı sağlanabilirken, yüksek düzeyde olduklarında ise ilaç dozunun daha düşük tutulabilmesine faydalı olmaktadır.
Berard sisteminde belirli modülasyondaki müzik parçaları yarımşar saatlik 20 seans boyunca özel bir kulaklıkla dinlenilmektedir. Sağ kulaktan işittiklerini daha iyi algılayan beynin senkronizasyon sorunun çözülmesi ve dinlediklerini daha iyi algılamasını sağlayan yöntemin esası beyni algıladıklarını yorumlaması konusunda eğitmek ve dikkatini yoğunlaştırabilmesini sağlamaktır. Öyle ki çocuklar Berard yönteminde kulaklıklarla bu yapılandırılmış müziği dinlerken beyin çalışması müziğin ritmi ile düzenlenebilmekte ve farkına bile varmadan odaklanmaları daha kolay hale gelebilmektedir. Her bir seansta özel olarak seçilmiş müziklerin dinlenmesi sıkıcılığı ortadan kaldırdığı gibi farklı frekans modülleri ile bu eğitim tamamlanmaktadır.
Nörofeedback denilen sistem ise görsel dikkat eksikliğinde daha çok işe yaramakta ve beynin gördüklerine yoğunlaşmasının gözlemlenip bunun daha da artırılması esasına dayanmaktadır. Kafaya takılan elektrodlar beynin bioelektriksel aktivitesini ölçüp, bir analizatörden geçirerek uygulayıcı bilgisayarının ekranına beta ve delta dalgalarını aktarmakta, bu dalgalardaki sapmalar anında tespit edilip bilgisayar animasyonu görüntülerine yansımaktadır. Örneğin görüntülerden hızla hareket eden bir top varsa bu top yavaşlamakta ve görüntü silikleşmekte, dikkat yoğunlaştırıldığında ise tekrar hızlanıp görüntü de daha parlak hale gelmektedir. Böylelikle çocuk bilgisayardaki animasyonları izlerken hem güzel zaman geçirip hem de beyni görsel algılarına yoğunlaşabilmesi konusunda eğitilmektedir. Bu yöntemdede amaç görsel dikkati artırmaktır. Nörofeedback de Berard gibi günlük seanlar halinde uygulanmaktadır.
Bu iki sistemin faydası noninvaziv denilen beyin içine herhangi bir müdahale olmadan görsel ve işitsel olarak eğitilmesi, sonuçta da ilaca gerek olmadan ya da ilaca gerek olan durumlarda ise daha düşük dozda ilaçlarla çocukların dikkatini toparlamasıdır. Böyle olduğunda ailelerin ilaç konusundaki endişelerini de gidermekte ve uzun süre dikkatin yoğunlaşabilmesi sağlanabilmektedir.
Paylaş