Paylaş
Günümüzde öğrencilerin ders başarısını ve sınav sonuçlarını düşüren en önemli etkenlerin başında dikkat eksikliği gelmektedir. Hemen her aile çocuğunun dikkatini derse veremediğinden yakınırken, üçte birine yakını da dikkat eksikliğinin daha ileri boyutlara vardığı ve çocuklarının sınavlarda çok basit hatalar yaparak düşük notlar aldığından şikayet etmektedir.
Öğrenciler ise hem sınavda başarısızlık yaşamakta hem de öğretmenlerini dinlerken dikkatlerini veremedikleri için dersten kopmakta, çalışmak istemedikleri için sürekli aileleri ile problemler yaşamaktadırlar. Evde de dersin başında çabuk sıkılan bu öğrenciler, 15 dakikadan çok dersin başında oturamamakta ve okuduklarını çabuk unutmaktadır. Oysa bu durumdaki öğrencilerin saatlerce bilgisayarın başından kalkmadan zaman geçirmesi aileleri en çok yanıltan konu olmaktadır.
Çocuklarının sınavlarda kimsenin bilemediği en zor soruları doğru cevaplarken en basit sorularda hata yaptığını gören aileler onların istediği zaman dikkatini verebileceğini fakat gayret göstermediklerini düşünerek başarısızlıklarından ötürü onlara kızmakta, bu durum karşılıklı kırgınlıklara neden olmaktadır.
Dikkat eksikliği konusu çok dile getirildiğinden içi boşalmakta ve sadece kavram olarak kalmakta, bu durum da tedaviyi zorlaştırmaktadır. Birçok aile dikkat eksikliğinden yakınsa da çok azı tedavi yoluna gitmektedir. Bunun nedeni de ilaç tedavisi konusunda sağdan soldan edindikleri yalan yanlış bilgiler nedeniyle kaygılanmaları ve “Ben çocuğuma ilaç vermek istemiyorum, başarısı biraz düşük de olsa bu yaşta ilaç kullanmasın” düşüncesiyle hareket etmeleridir.
Tedavide geliştirilen yeni yaklaşımlar onların bu kaygılarını azaltıp yok etmeye; olabiliyorsa ilaçsız, çok gerekiyorsa da en az dozda ilaç kullanarak dikkat eksikliğini ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalar içermektedir.
Ailelerin ilaç kullanma korkusu yüzünden çocukların dikkat eksikliğine mahkum kalması sorununu aşmak için ekip olarak bir arayış içine girdik. “İlaçsız ya da en az dozda ilaçla dikkat eksikliğini nasıl azaltabiliriz?” düşüncesiyle yaptığımız araştırmalar sonucunda dünya çapında uygulanan bazı güvenilir yöntemlerin sorunun çözümünde etkili olduğuna inandık.
İlk aşamada uygulanacak CAS (cognitive assesment system) testi ile “dikkat eksikliği var mı, varsa ne düzeyde ve bunun görsel ve işitsel algı ile olan bağlantısını nedir?" sorularını yanıtlayarak çocukların genel profilini çıkarmayı hedefledik. Gördük ki dikkat eksikliği tek bir düzeyde karşımıza çıkmıyor; hafif, orta ve ağır düzeyde gözlenebiliyor.
Hafif düzeyde çok ufak ve ilaçsız müdahaleler yeterliyken, orta olanda çok basit hatalar yüzünden başarı düştüğü için ilaç tedavisi gerekebiliyor. Ağır düzeyde olduğunda ise hiç dersin başında oturamayan, sınıfta ders dinlerken gezinen, sınavlarda en basit sorularda bile büyük işlem hataları yapan öğrencilerle karşılaşılıyor.
Dikkat eksikliğinin seviyesi ve görsel ya da işitsel hangi algı kusurundan kaynaklandığı saptandıktan sonra uygun yöntem belirlenip tedavi yoluna gidilmektedir. Görsel algılamada sorunu olan çocuklarda özellikle sayısal derslerde sorun yaşanmakta, en basit matematik sorularında hatalar yapabilmektedirler. Görmelerinde problem olmadığı halde, beyin dalgalarında görülen düzensizlik sebebiyle gördüklerini algılamakta sorun yaşadıkları için tedavide EEG-nörofeedback yönteminden faydalanılmaktadır. Bu yöntemde başa yerleştirilen elektrotlarla beyin aktiviteleri bilgisayara aktarılmakta, bunları değerlendiren bir program yardımıyla özellikle çocukların ve gençlerin ilgisini çekecek animasyonlar monitörde izlenmektedir. Bu yolla beyin dalgaları eğiterek fonksiyonları düzenlenmekte, uygulamaların ardından ilaç kullanmaya gerek kalmadan veya çok az ilaç desteğiyle dikkat eksikliği tamamen ortadan kalkmaktadır.
İşitsel algılamada sorun nedeniyle dikkat eksikliği bulunan çocuklar ise sözel derslerde özellikle Türkçe’de zorlanmakta, bu çocuklar duymalarında problem olmadığı halde duyduklarının beyin sürecinde işlenmesinde yaşanan sorunlar nedeniyle dikkat eksikliği yaşamaktadırlar. Normalde işitmeden sorumlu kulak sağ kulak olduğu halde sol ve sağ kulak arasında senkronizasyon sorunu olduğunda her iki kulaktan gelen işitme algıları beyin tarafından farklı zamanda algılandığı için işittiklerini tam olarak anlayamamakta, duydukları halde dinlediklerini anlamamaktadırlar. İşitme algısı nedeniyle oluşan dikkat eksikliğinin tedavisinde ise bahsedilen işitmenin senkronizasyonu sorununu aşmak için Berard (AİT-auditory integration training) sisteminden faydalanılmaktadır. Bu yöntemde çocuklara yarım saatlik seanslarda kulaklıkla farklı modülasyonda müzik dinletilerek beynin işitme algısı eşgüdüm içine sokulmakta böylece ortalama 20 seansta işitsel dikkat sorunu ortadan kalkmaktadır.
Sonuç olarak, CAS testi ile dikkat eksikliğinin olup olmadığı, varsa seviyesi ve görsel ya da işitsel algı kaynaklı olduğu göz önüne alınarak Berard ya da EEG-nörofeedback yöntemlerinden gerekli olanın uygulanması çok az ilaç kullanımına ihtiyaç duyulan veya ilaç gerektirmeyen dikkat eksikliklerinin tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir.
Paylaş