Paylaş
Bir danışanım geçen gün "Kafam karıştı" diye söze başladı.” Oğlum 10 yaşında, öğretmeni dikkat eksikliği yok diyor ama evde ders çalışmıyor. Komşum 'Benim çocuğum da böyleydi, doktora götürdüm ilaç verdi, ders çalışmaya başladı' deyip kafamı karıştırıyor. 'Ben de küçükken böyleydim, ders çalışmayı sevmezdim, bak okudum kocaman adam oldum' diyor. Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım."
Gerçekten de haklıydı. Dikkat eksikliği konusu kırk kafadan kırk ses çıkarttıran bir konu.
Dikkat eksikliği konusundaki yanlış inanışlar doktora başvurmayı ve yardım almayı engeller çoğu zaman. Bunların içinde en fazla rastladığım yanlış inanış "Benim çocuğumun hiperaktivitesi yok, dikkat eksikliği de olamaz, televizyonun başında hiç sıkılmıyor, bilgisayarın başında saatlerce oturuyor. Dikkat sorunu olsa bunları yapamaz" inanışıdır. Halbuki hiperaktivite olmadan da dikkat eksikliği olabiliyor. Dikkat eksikliği olan çocuklar da saatlerce televizyon seyredip, hiç bıkmadan bilgisayar oynayabilmektedirler. Ayrıca öğretmenler çocukların dikkat eksikliğini farketmeyebilirler. Bu çocuklar sınıfta sıkılsalar bile konuşmadıklarında, defterine resim yapıp oyalandığında dikkat eksikliği öğretmenlerin dikkatini çekmeyebilir.
Sonuç olarak dikkat eksikliği konusunda "Bana göre var ona göre yok" demek yerine şüphelendiğimiz durumlarda bir psikiyatrist ya da psikoloğa başvurup dikkat testi yaptırıp ona göre yol planımızı çizmemiz gerekir. Bunu yapmadığımızda zaman geçmekte ve çocuklarımız dersin başında sıkıldıkları için ders çalışmaktan nefret etmeye başlarlar, çalışmalarına rağmen sınavlarda düşük puanlar aldıkları için kendilerine güvenleri kaybolur.
Sonuçta dikkat eksikliği olan çocuklar da mutlaka okuyup bir yere gelir ama buraya gelene kadar olan yolda sıkıntı yaşamamaları için elimizden geleni yapmalıyız. Bunu sağlayabilmenin yolu da veriler üzerinden yola çıkıp ne varsa anlamak ve ona göre önlem almaktır.
Paylaş