Paylaş
Bütün dünya ile birlikte hepimiz zor günler geçiriyoruz. Bizi neyin beklediğini bilmiyor ve hastalığa yakalanır mıyım diye endişeleniyoruz. Evde oturmaya alışmadığımız için evde nasıl vakit geçireceğimizi bilmiyoruz. Alışveriş için markete giderken endişeleniyor, bir kere daha düşünüyoruz. Bütün bunlardan daha kötüsü ise korku dolu bekleyiş.
Corona virüsü ile ilgili yaşadığımız korkuların başında sağlık korkusu geliyor. Kendimize, sevdiklerimize hastalık bulaşacağından endişeleniyoruz. Bu endişe kimi zaman aşırı temizlik takıntılarına dönüşürken kimi insanda da korku ve panik yaratıyor. Sürekli önlem alsak bile hastalığın geleceğinden korktuğumuz için dışarı çıkmamaya, evde oyalanmaya çalışıyoruz ama gene de hastalığın bir yolla bize bulaşmasından endişe ediyoruz. Hastalığın yayıldığını öğrendikçe, ölü sayısının arttığını duydukça korku ve endişemiz giderek artıyor. Bu durumda da panikler ortaya çıkıyor sürekli olarak bana ya da yakınlarımıza bulaşır mı endişesi yaşıyoruz. Nefes alamayan insanların ölümlerini izledikçe boğularak ölmekten korkuyoruz. Bütün bunlar ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Bu korku ve panikleri atmanın yegâne yolu öncelikle gereken tedbirleri almak, tüm hijyen kurallarına dikkat etmek, çok zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmamak ve insanlarla temastan kaçınmak. Bunlara dikkat ettiğimiz halde yine korkular ve kaygılar yaşıyorsak sürekli olarak hastalığı takip etmekten vazgeçmek, sadece güvendiğimiz bilgi kaynaklarına başvurmak, onların dışında her kafadan bir sesin çıktığı dijital bilgi kirliliğinden uzak durmak önemli. Bunları sürekli izlediğimizde artık hastalıkla yatıp hastalıkla kalkıyoruz ki bu da bizim ruh sağlığımızı bozuyor. O yüzden mümkün olduğu kadar haberleri, videoları az izlemeli, gün içinde oyalanacak aktiviteler bulmalıyız. Evde aile bireyleri ile daha çok zaman geçirmek, kitap okumak, müzik dinlemek, oyunlar oynamak, evde hafif spor hareketleri yapmak bizi sürekli hastalığı düşünmekten kurtaracaktır. Vaktinde yatıp vaktinde kalkmalı, günlük düzenimizi götürmeliyiz. Kalorili yiyeceklerden sakınmalı ve mümkün olduğunca alkol ve sigaradan uzak durmalıyız. Sevdiklerimizi arayarak onlarla sohbet etmek, bizi kendimizi dinlemekten kurtaracaktır.
Sağlık kaygıları dışında ekonomik kaygılar da bizi endişeye sevk eden kaygılardır. Çalışamama, işimizi kaybetme, faturaları ödeyememe, kredimiz varsa onu ödeyememe kaygıları da ciddi kaygılar olarak bizi etkileyen kaygılar. Bütün bunların hepsi belirsizlikten ve geleceği görememekten kaynaklanan kaygılar. Ancak yapmamız gereken ilk iş şu dönemde sağlıklı olarak hayatta kalmak ve yapabildiğimiz kadarı ile bu dönemi en az hasarla atlatmaya çalışmak. Tüm dünyanın, ülkemizin içinden geçtiği bu dönemin biteceğini, bu kâbusun sonunun geleceğini unutmayalım. O yüzden gün içinde sürekli endişe ile durmak yerine mümkün olduğunca oyalanmalı ve bizi kaygıya düşüren düşüncelerden uzak kalmalıyız. Bu kaygılar ile bahşetmekte zorlandığımızda kaygıların giderek dozunun arttığı, panik yaşadığımız, gece uykularımızın kaçtığı ve sürekli olarak ateşimizi ölçtüğümüz, boğazım ağrıyor mu diye sık sık boğazımızı kontrol ettiğimiz durumlarda bir psikolojik destek almakta fayda var. Korkuların bizi esir almasına izin vermemeliyiz. Coronasız günler dileğiyle…
Paylaş