Paylaş
Çocukluk çağı yaşamın başlangıcıdır. Büyüklerde olduğu gibi çocuklarda da psikiyatrik sorunlara rastlanmakta, bu rahatsızlıklar tedavi edilmezse ileriki yıllarda daha büyük sorunlara yol açabilmektedir. Çocukluk çağında görülen sıkıntıların bir kısmı doğuştan gelebildiği gibi bir kısmı da sonraki senelerde ortaya çıkabilmektedir.
Ortaya çıkan her sorun psikiyatrik bir sorun olmasa bile bu problemlerin ortadan kaldırılması gereklidir. Tırnak yeme, parmak emme, gece korkuları, inatlaşma, kardeş kıskançlığı gibi konular hastalık olarak görülmese bile problem yaratmakta, aileler neler yapabileceklerini bilemedikleri için çaresiz kalmakta, kendi başlarına bir takım yöntemler uygulamakta ama çoğu zaman bu yöntemler işi daha da açmaza sokmaktadır. Bunun sebebi ise, var olan sorunu kendi imkanları ile çözmeye çalışmaları, kendi kendilerine çözmeyi başaramazlarsa eş dost akrabadan yardım istemeleri ya da “Annem böyle yapardı” deyip geçmişte uygulanan yöntemleri uygulamaya çalışmalarıdır.
Çocukluk çağının ruhsal problemlerinin en fazla görülenleri zeka gerilikleri, otizm, çocukluk çağı depresyonları, travma sonrası stres bozuklukları, hiperaktivite, karşı gelme davranışlarıdır. Bu sorunları gelecek yazılarımda daha geniş olarak ele alacağım ancak bugün özellikle vurgulamak istediğim konu çocuklarda da ruhsal sıkıntıların ortaya çıkabileceği ve bu sıkıntıların en az büyükler kadar önem taşıdığı için dikkate alınması gerektiğidir. Örneğin gece korkuları çocukların gece yataklarında tek başlarına yatamamalarına neden olmakta, ailelerse çok büyük oranda aynı hataya düşüp sorunu çocuğu yanlarında yatırarak çözmeye çalışmaktadır. Bu yanlış davranış ise sorunu sadece ertelemekte ve gece korkuları ileri yaşlarda paniklerin ve her türlü korkuların temelini oluşturmaktadır.
Sonuç olarak çocukluk çağında yaşanan sorunların çözümü konusunda mutlaka bir psikiyatrist ya da psikologdan yardım almalı, “Çocuktur, geçer” diye düşünüp aylar boyunca ihmal etmemeli, “Bu yaşta ne hastalığıymış?”, “Çocuklarda da psikiyatrik hastalık olur muymuş?” diye düşünmemelidir.
Paylaş