Paylaş
Çocukların konuşması biraz geciktiğinde anne babalar hemen telaşlanmakta ve bu durumdan duydukları kaygı ile doktor doktor dolaşmaya başlamaktadırlar. Duyabilen her çocuk konuşur. Az konuşur, çok konuşur ama eğer işitme sorunu yoksa bu çocukların zihinsel gelişimi geç bile olsa onların konuşabilmesine yetecek seviyeye çıkabilmektir.
Çocukları 2.5-3 yaşından sonra konuşmayan anne-babalar onların konuşamayacağını düşünerek korkuya kapılmaktadırlar. Çocuk yavaş yavaş kelimeler söylüyor, bir kelime söylemek için kendisini zorluyorsa geç konuşur ama muhakkak konuşur. Önemli olan ona konuşacağı bir ortamın sağlanmasıdır. Gününü evde televizyonun karşısında geçiren, arkadaşları olmayan, anaokuluna gitmeyen çocukların konuşması biraz daha yavaş gelişmektedir. O yüzden anaokuluna giden çocukların konuşmaları daha hızlı gelişmekte, çok daha hızlı olarak konuşmayı sökmektedir. Kendileri ile sürekli konuştuğumuz, hikayeler anlattığımız onlarla konuşmaya çalıştığımız çocuklarımızın konuşması daha hızlı gelişecektir. Bu yüzden kaygılanmadan beklemekte fayda vardır.
Dil bağı var diyerek dilinin altındaki bağların kesilmesi, sürekli olarak üzerine gidilmesi, konuşmuyor diye endişelinmesi hatta küçük dilinde problem var diye düşünülmesi ve bu yönde cerrahiye başvurulması soruna direkt faydası olmayan çözümler olup çocukların bu şekilde travmatize edilmesi durumu daha da zorlaştıracaktır. Kulak burun boğaz uzmanlarının tanımladığı konuşmayı engelleyecek özel bir sorun yoksa duyabilen her çocuğun konuşabileceğini tekrar vurgulamak istiyorum.
Sonuç olarak çocuklarımızın konuşması geciktiğinde hemen telaşa kapılmayalım, 4-5 yaşından önce "konuşması gecikti" diye nitelendirmeyelim ve konuşmasını hızlandıracak yöntemlere başvuralım. Ayrıca eğer anaokuluna gitmiyorlarsa yaşıtları ile iletişimde olması için anaokuluna gönderilmelidir. Televizyonun karşısında oturmak yerine bolca konuşulan bir ortamda bulunmaları konuşmaya başlamaları açısından faydalı olacaktır.
Paylaş