Paylaş
Yaşamın ritminin olduğu gibi beynimizin de ritmi mevcuttur. Hatta beynimizin ritmi vücudumuzun ritmini oluşturmakta, uyku-uyanıklık saatlerini belirlediği gibi öğrenme konusunda da önemli bir işlev üstlenmektedir.
Çalışma konusunda beyin ritmini yakalayan, onun gücünü arkasına alıp ilerleyen bir öğrenci başarılı olurken rüzgara karşı gitmeye çalışan öğrenciler çalıştıklarının karşılığını alamamakta, hatta başarısız olmaktadır. Beyindeki uyaran hormonlar nedeni ile aktive olan adrenalin-noradrenalin düzeyleri ve bunlara bağlı dopaminler ile beynin öğrenmeye açık ya da kapalı olduğu, kapalı olmasa bile zorlandığı zamanlar iyi tespit edip buna göre çalışma planı yapmak gerekir.
Kan kortizon düzeyi sabah beş-altı gibi yavaş yavaş artmaya başlamakta, akşam saatlerinde ise giderek azalıp en düşük noktaya inebilmektedir. Kan kortizon düzeyi ile birlikte vücutta yavaş yavaş aktivite artışı başlamakta, buna paralel olarak öğrenme kapasitesi yükselmekte ama akşam saatlerinde kortizona paralel olarak azalmaktadır. Bu yüzden sabahları, özellikle erken saatlerde gerçekleşen çalışmanın 1 saati akşam saatlerindeki çalışmanın 2 saatine denk gelmekte, gençler çalıştıklarının karşılığını daha çok alabilmektedir. Gece geç saatlere kadar oturulduğunda ise uykulu olunduğu için yeni bilgilerin alınması zorlaşmakta ve öğrenci çok çalışsa bile beyin yeterince kayıt yapamamakta, böyle olduğu için de tüm çabası, çalışması boşa gitmektedir.
Yemek sonrası mide ve bağırsakların ritmi de aynı şekilde kanın mide ve civarında toplanmasına ve beynin kanlanmasının azalmasına neden olup öğrenme kapasitesini düşürür. Bu yüzden yemeğin hemen ardından ders çalışmak yerine öncelikle hafif yeme konusuna özen gösterilmeli ve yemekten sonra bir saat geçmeden ders çalışılmamalıdır.
Bunlara dikkat edilmezse ne kadar çalışılırsa çalışılsın başarı düşük olur.
Paylaş