Paylaş
Öncü, güçlü ve tuttuğunu koparan bir kız çocuğu mu yetiştirmek istiyorsunuz? Başarısı ve tarzıyla dillere düşen Ruth Bader Ginsburg’un size tavsiyeleri var.
Önce Ruth Bader Ginsburg’u biraz tanıyalım. 83 yaşında A.B.D Yüksek Mahkeme yargıcı. İnsanlar genellikle asık suratlı, sessiz ve çekingen olduğundan söz ediyor. Kendisi aynı zamanda bir feminist.
İşte Ruth Bader Ginsburg’un tavsiyeleri üzerine; öncü, özgüven sahibi, korkusuz ve başarılı bir kız çocuğu yetiştirmenin 7 maddesi:
Çocuğunuza okuma sevgisi aşılamak ona yapabileceğiniz en önemli ve uzun soluklu iyiliklerden biri. Okuma sevgisi, maddi durum ayrımı olmaksızın dünyayı keşfetmek için adeta bir vize niteliğindedir. Bu nedenle Ruth Bader’ın listesindeki ilk öneridir.
Bağımsızlığı kavramak kişinin gerçekte kim olduğunu anlamasına, kendiyle barışık olmasına ve ne olursa olsun kendini kandırmamasına yardımcı olur. Toplum baskısı ve kişilerin dış etkenler tarafından birçok yöne çekiştirilmesi, bireylerin gerçekte ne istediğini bilmesini ve kendini tanımasını zorlaştırır. Özellikle kadın olmanın verdiği baskı dünyanın çoğu yerinde erkeklere oranla daha fazladır.
Çoğumuz hayatımızda gerçekten önemli değişimlere neden olan bir iki öğretmenimizi hatırlarız. Ginsburg iki tanesini hatırlıyor: Üniversiteden bir profesörünü ve hukuk okulundan bir profesör.
Ginsburg’un hayatında aldığı en iyi tavsiye kayınvalidesinden düğün gününde gelmiş (1954): “Her iyi evlilikte, bazen biraz sağır olmak işe yarar.” Evlilikte oldukça işe yarayan bu tavsiye Ginsburg’a göre mahkeme dahil tüm iş yerlerinde de işe yarar. Karşınızdaki size düşünmeden hoşunuza gitmeyecek bir şey söylediğinde kulakları tıkayıp duymayabilmek bazen işinizi kolaylaştırır.
Geriye dönüp bakıldığında, çoğu şeyi görmezden gelmek imkansızdır. Parasız bir aileyle büyüyen Ginsburg’un ailesi o henüz 18 yaşındayken trajedinin ta kendisiyle tanışmış. Sadece kanser olan annesini değil, 6 yaşındaki kız kardeşini de kaybetmiş. Ginsburg hukuk okuluna gitmeye karar verdiğinde Amerika’da avukatların sadece 3%’ü kadınmış. Ginsburg eşinin babasından gelen bir tavsiyeden bahsediyor: “Endişelenmeyi bırak, ve işleri idare etmenin bir yolunu bul.”
Endişelerini kenara bırakıp harekete geçen Ginsburg eşiyle aynı anda hukuk okuluna girerek bir yandan da yeni doğmuş kızının bakımıyla ilgilenmeye başlamış. Ve kendi kızını da bir avukat olarak yetiştirmiş.
Ginsburg o an doğduğu için kendini şanslı hissettiğini belirtse de bazı yaşadıkları aksini anlatıyor:
Hukuk okulundan önce Ginsburg hamile olduğu için işten atılmıştır. Seksizmin sistematikleştiği o yıllarda Yüksek Mahkeme kadın ve erkeklerin yasal alkol alma yaşını değiştirmek için eyaletlere baskı uygulamıştır.
Rutgers Üniversitesi’nde profesör olduğunda ise, zaten kocasından gelen maaşın aileye yeteceği gerekçesiyle erkek meslektaşlarından daha düşük ücretlere çalışmıştır.
“Amerika’daki hukuki değişim ve gelişim süreçlerinin (özellikle kadın erkek eşitliğine dair) çoğunda hayattaydım ve avukattım” diyen Ginsburg bazı koşullar hayatımızda önemli rol oynasa da şansımızı döndürmenin yine bizim elimizde olduğunu hatırlatıyor. Bunu anlayabilen insanlar her zaman daha başarılı olabilirler.
Ginsburg hayatındaki en önemli kararlardan birini verirken yanılmadığı için çok memnun. Cornell’de okurlarken eşi Martin Ginsburg’la tanışıp ikisi de avukat olmuşlar. Eşinin kendisi için birçok fedakarlık yaptığını söyleyen Ruth Ginsburg, evdeki yemekleri de eşinin pişirdiğini belirtiyor.
2010 yılında hayatını kaybeden eşi Martin Ginsburg’un ardından Ruth Bader Ginsburg şu sözleri yazıyor:
“Hayatta azdan biraz daha fazla şansım vardı. En büyük şansım ise Martin D. Ginsburg’la evlenmekti. Müthiş zeki, sonsuz sevgi dolu eşimi tarif etmek için kelimeler yetersiz… Marty oğlumuzun doğumunda, yaptığım konuşma ve konsefanslarda bana koçluk yaptı, her zaman yanımdaydı. Hem hastanede hem hastane dışında ve kanserle iki uzun savaş anında. Ve şunu söylemekten asla çekinmiyorum: O olmasaydı, Yüksek Mahkeme’de bi yerim olmayacaktı.”
Bu yazı Rayka Kumru tarafından çevirilmiştir.
Paylaş