Paylaş
Bu tanım genel olarak hiperaktivite ile birlikte anılır ama hiperaktiviteden oldukça farklıdır. Birlikte ele alınmasının ana amacı ikisinin de ortak sorununun “dikkat bozukluğu” olmasıdır. Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu DEHB (DSM-IV) olarak adlandırılan durumun alt tipleri;
Yıllardır yapılan araştırmalar göstermiştir ki dikkat eksikliğinin en önemli nedeni genetik faktörlerdir. Bunun yanında yaşanan duygusal travmalar, ikinci sırayı almaktadır. Üçüncü sırada ise yetiştirme tarzındaki yanlışlar gelmektedir.
Belli bir yaşı yoktur, her yaşta görülebilir. Ama en yoğun görüldüğü dönemler ilköğretimin ilk yılları ve ergenlik yıllarıdır. Gelişim döneminde görülmeyip de ilerleyen yaşlarda görülen dikkat eksikliğinin altında başka nedenler (hastalıklar, kullanılan ilaçlar, stres vs.) aranır.
Dikkat eksikliği ile başa çıkmanın birçok yolu vardır. En etkili yöntem ise psiko-pedagojik yaklaşımlardır. Psiko-pedagijik yaklaşımın iki temel hedefi vardır; birincisi çocuğun bilişsel, bellek, öğrenme, bilgiye dikkat verme ve çevre ile iletişimi gibi psikolojik boyutunu içerirken; ikincisi çocuğun davranışlarını olumlu hale getirmeyi hedefleyen pedagojik boyutudur.
En yaygın olan tedavi yöntemleri ilaç ve psiko-pedagojik tedavi yollarıdır. İlaç kullanımı hakkında birçok tartışma hatta tedavi edip etmediğine dair süregelen karmaşa mevcuttur. Doğrusu ilaç tedavi etmez. İlaç çocuğu doğal olmayan yollarla sakinleştirir ve çocuğun o süre içinde dikkatini vermesini bekler. Bu ilaçların etken maddesi olan amfetamin, hala tartışma konusudur. İlaç çocuğa bir davranış ya da yöntem öğretmez.
Psiko-pedagojik yaklaşımda ise çocuk tüm yönleriyle ayrıntılı olarak incelenir ve kişiye özgü bir yol haritası çıkarılır. Evde neler yapılmalı, anne-baba nasıl davranmalı, öğretmenler nasıl yaklaşmalı ve uzman kişi neler yapmalı sorularının cevapları bu yol haritasında belirlenir. Tedavi bir süreçtir ve en doğru ifade dikkat eksikliği ile başa çıkma ve yönetmedir.
Dikkat eksikliği en çok akademik hayatı etkiler. Okul ve öğrenme hayatı yoğun dikkat ve konsantrasyon gerektirir. Gerekli yerde ve gerektiği kadar dikkatini veremeyen çocuk yeterince başarı gösteremez. Yapılmayan ödevler, bozuk yazı, sınavda beklenen başarının gelmemesi okulda olduğu gibi aile içinde de sıkıntılara yol açar Zeka becerileri genellikle normalden yüksek olan bu çocuklardan beklentinin yüksek olması da tartışmaları artırmaktadır.
“Zeki ama çalışmıyor” sözü tam da bu kişiler için bulunmuş bir sözdür. Bunun dışında yaşamı en çok etkilediği noktalar ise düzendir. Dikkat eksikliği olan kişiler genelde dağınık çalışmayı sevdiğinden yoğun düzen, dakiklik ve detay gerektiren iş ve durumlarda sıkıntı yaşarlar. Tabi bu durum ilişkilere de olumsuz yansıyabilir. Bunun yanında dikkat eksikliği olan kişilerin en önemli artıları yaratıcılık becerilerinin yüksek olmasıdır. Hatta bu çocuklara ‘uyurgezer dahiler’ bile diyebiliriz. Büyük sanatçıların birçoğunda bu özellikler varken, gerekli disiplin kazandırıldığında da büyük bilim insanı çıkma olasılığı yüksektir.
Hazırlayan: Merve Hazinedaroğlu
Paylaş