Paylaş
+ Anlatamadığım bir sıkıntım vardı, hastaneye gittim kalp krizi geçiriyormuşum meğer.
- Olur mu yahu? Ağrısız sızısız kalp krizi mi olurmuş?
Şaşırtıcı olsa da yukarıdaki konuşma günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkabilecek bir diyalog aslında. Peki, nasıl oluyor da kalp krizi geçirirken ağrı hissetmiyor bu hastalar? Ağrılı uyarılara karşı hassasiyetin azalmış olmasından kalbi besleyen damar ağının fonksiyon kaybına kadar birçok sebebi olabilir. Altta yatan neden; sinir uçlarında hassasiyet azalması veya beyindeki ağrı merkezindeki işlev bozukluğu olabilir. Sessiz kalp krizi geçiren hastaların elektrik şoku, cilde sıcak uygulaması gibi diğer ağrı türlerine karşı da ağrı eşikleri yüksektir.
Egzersiz esnasında artan beta-endorfinin ağrı kesici etkisi, kalp krizini maskeleyerek sessiz kalp krizine neden olabilir. Artmış duygusal stres, kalp damar hastalığı olan kişilerde kalp krizini %40 ila 70 oranında tetikleyebileceği gibi bunun hissedilmemesine de neden olabilir. Yaşlı hastalar ve kadınlar da gençlere ve erkeklere kıyasla sessiz kalp krizinin daha sık rastlandığı gruplardır.
İnsanın farkına bile varmadan kalp krizi geçirilebileceği düşüncesi korkunç olsa da kimlerin risk altında olduğunun bilinmesiyle, hem hastalar bilinçlenerek belirtilerini takip edebilir hem de sağlık çalışanları olası bir kalp krizini erkenden tanıyabilir. Özellikle önceden kalp damarlarında tıkanıklık olan hastalarda, göğüs ağrısı ataklarının yalnızca buzdağının görünen yüzü olduğu ve ağrılı ataklardan 4 kat daha fazla ağrısız atak yaşadıkları akılda tutulmalıdır. Bunun dışında yoğun bakımda tedavi gören ve özellikle yaşlı hasta grubunda da hem kullanılan ilaçların etkisi hem vücuttaki ağır hastalık sürecinde salgılanan maddelerin ağrı kesici etkisi ile kalp krizi hissedilmeden geçirilebilir. Bunların dışında özellikle şeker hastaları sessiz kalp krizi açısından riskli gruplardandır. Şeker hastalarında bu sessiz krizler, “otonom nöropati” olarak adlandırılan merkezi sinir sisteminin işlev kaybıyla ilişkilendirilir. Özellikle sertleşme problemi (iktidarsızlık) olan şeker hastaların da sessiz kalp krizi riski
akılda tutulmalıdır. Obstrüktif uyku apne sendromu olan hastalar da sessiz kalp krizi ve başka birçok kalp ve akciğer hastalığı açısından risk teşkil eder.
Evimize hırsız girdiğinde çalarak bizi uyaran alarm gibi, ağrı da bizi tehlikelere karşı uyaran güvenilir bir dosttur. Alarm çalmazsa uyanmayız, uyandığımızda ise iş işten geçmiş olur. Sessiz kalp krizi de böyledir, normalde şiddetli ağrılarla gelen ve soluğu acil serviste aldıran klasik kalp krizlerinin aksine, sessiz kalp krizi hissedilmeyeceğinden hastalar hastaneye başvurma gereği duymazlar ve dolayısı ile tanı almazlar. Sonuç olarak herhangi bir müdahale veya ilaç tedavisi de almamış olurlar. Bu nedenle hayati risk, erkenden tanınıp müdahale edilen klasik kalp krizinden daha fazladır. Kalp yetmezliği, kapak hastalıkları gibi kalp krizinin yol açtığı birçok problem, bu hastalarda ancak hastalık ilerledikten sonra fark edilebilir ve tedaviye başlansa dahi faydası görülmeyebilir.
Hırsızlara karşı korunmada en etkili yol kapımızı kilitlemekse, bu sinsi krizle başa çıkmanın yolu da, krizi henüz olmadan önlemekten geçer. Bu nedenle, riskli grupların kardiyoloji kontrollerini ihmal etmemesi, özellikle şeker hastalarının diyet ve tedavilerinin çok sıkı takip edilerek sinir sisteminde oluşabilecek hasarın önüne geçilmesi, kalp masajı kadar hayat kurtarıcıdır.
Paylaş