Paylaş
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Kadının varlığının önemi- hayattaki rollerine ilişkin olumlu-olumsuz hep bir ağızdan dile gelmek için bir gün değil her gün kutlanılası gün.
Kadın olmak zor! Sokakta, tarlada, fabrikada, plazada ki ofiste, trafikte, evinde…
Tek başına kalmış ameliyathanede- doğumda!
Hayatın kadına yüklemiş rolleri ile kendi olmak istediği arasına sıkışmış kalmış, kadın olmak omuzlarında yük gibi, kadın olmak cinsiyetin ikinci sınıfı olmak gibi…
Oysa kadın; her zaman yaşamın filizlendiği bir toprak, buğdayı sarartan güneş, arıların polenleri için oyunlar oynadığı çiçekti.
İnsanlık tarihi boyunca kadının yeri toplumdan topluma değişmiş. Kimi zaman el üstünde tutulmuş kimi zaman köle olmuşlar, kimi zaman devlet yönetmişler, kimi zaman cadı olarak görülüp öldürülmüşler.
Kadının kendi gücünü keşfettiği doğumdan uzaklaşsın diye; kadına, bedenine ait olan doğum bile onlar için işledikleri bir günahın bedeli olarak görülmüş yüz yıllarca… Acı çekmeleri de o günahın kefareti! Korkuyla anılan doğumların başlangıcı.
Oysa ki doğum bir kutlamadır. Gücünü keşfetmesi için bir fırsattır. Bedenin yeni bir varlığın dünyaya gelişinde ki yol olmanın verdiği gururu taşır.
İşte bu yüzden, doğumda kadına pozitif ayrımcılık diyorum…
Bebeğin, anne bedeninden göğsüne gelmesi arasında geçen adına doğum dediğimiz bu süreçte; anne ve bebek için hizmet edebilecek destek çok önemlidir.
Kadını hayalini kurduğu o kavuşma anı için cesaretlendirebilecek, mahremiyetini koruyarak, yargılamadan, sesiyle korkutmayan tehditler savurmayan bir kadın dayanışması ruhu yakışır doğuma. Doğuran kadın kendini kraliçe gibi hissetti. Hem bilemeyiz ki belki ilk belki de son doğumu olacaktır bu an.
Doğum süresi boyunca bir fiil yanında olabilecek, nefes – gevşeme- hareket özgürlüğü ve masajlar ile kadını rahatlatacak, olası sürprizler karşısında bilgisi ve tecrübesiyle -kişisel çıkarlarından çok- duruma en doğru yaklaşımı gösterebilecek, yapamıyorum dediğinde kadın: hem kalbi hem kollarıyla ona sarılabilecek, sabırlı bir özünde kadına saygı ruhu olan destek önemlidir.
Kadın doğumda yalnız kalmamalıdır.
Yapılan bu kadından kadına destekle;
• Kadının gücünü keşfettiği,
• Doğumun süresinin kısaldığı,
• Müdahaleli doğum oranlarının azaldığı,
• Doğumda hissedilen şeyin ağrı değil baskı hissi olduğu,
• Medikal ağrı kesicilerin neredeyse hiç kullanılmadığı,
• Doğum korkusu yerine pozitif doğum hikayelerinin arttığını biliyoruz.
Öz cümle, gebeliği- doğumu- emzirmeyi- lohusalığı kolaylaştırandır.
Onlar kadının doğumda ne kadar güçlü olduğunun şahitleridir, onun için koşulsuz hizmet edenler mucizenin ortağıdır. Bilirler ki: Doğum kazanılacak bir maç değil o da taraftarınız değildir. Doğum ruhu ile beslenen kadın gücü, kadın dayanışmasıdır.
Kadının işi olan doğumları güzelleştirmek ise dünyayı güzelleştirmektir.
İşte bu yüzden, doğumda kadına pozitif ayrımcılık diyorum…
Paylaş