Paylaş
Okullarda rehberlik servisleri, gerçek anlamda ihtiyaçlara cevap verebiliyor mu? Yoksa, testlerin hazırlanması, uygulanması sonrasında ailelerle ve çocukla verimli görüşmeler gerçekleşiyor mu? Görüşmeler detaylı şekilde ve sorunun giderilmesine yönelik olabiliyor mu?
Rehberlik servisleri, okulların özelliklerine göre veliyi mutlu etme, okul müdürünü müfettiş denetiminden evrakların tamam olması ile yüzünün akı ile çıkarabilme başarısı mı?
Çünkü, elle tutulabilen program, testler, test sonuçları, yazılı olarak hazırlanan veli görüşmeleri ve görüşülen tarihler. Evet, bunlar, okulda bazı çalışmaların yapıldığını belgeleyen evraklardır.
Evrak konusuna girmediğimizde, çocuklarla yapılan direkt görüşmeler, "Dersi anlıyor musun? Öğretmen güzel ders anlatıyor mu, ailede problemin var mı?" gibi soruların yöneltilmesi ile ruhsuz bir iletişimle çocuktan soruların cevabı doğru olarak cevaplanmayacaktır. Çocuk, rehberlik servisindeki görevlinin, kendisine destek olabileceğine öncelikle inanmalı ve ona güvenmelidir. Çocuk, eğer bu hisleri duyamıyorsa gelişi güzel sıradan cevaplar verecek ve sorunun çözümüne uzak kalınacaktır.
Rehberlik servisleri öteden beri ‘’problemli çocukların gittiği yer’’ olarak kafalara kazınmıştır. Neden böyle bir izlenim oluşmuştur? Çünkü, sınıf içinde derste, sınıfa nöbetçi öğrenci gelir ve ".......... 'yı rehberlik servisinden çağırıyorlar", der. Zaten çağırılan öğrenci de sınıfta gerçekten diğer çocukların problemli diyebilecekleri bir tiptir. O çocuğun çağırılması, bir kez daha sınıfça teyid edilir. ‘’Evet, bu çocuk sorunlu’’.. O çocuk da bu etiketlenmiş çerçevede diğer çocukların farklı bakışları ile sınıfta kendine bir yer bulma çabası içindedir. Ya da artık, boşvermişlik ya da napalım, ben problemliyim, herkes beni böyle bilsin diyerek, o etikete uygun davranışlarını sürdürür.
Rehberlik servisi çalışanları, her ailenin kendine özel olması durumunu da göz ardı edip, çocuğun yanında çocuğa hoş görünmek, problemin çözümü için doğru olmasa da çocuk odaklı bir çözüm önerisinde bulunurlar. Sonra çocuk, ailesini suçlar. Diğer arkadaşlarımın aileleri böyle, siz değilsiniz diyerek ailesinden uzaklaşma durumuna geçebilir.
Burada rehberlik servisleri, aile ile çocuk arasında köprü olmalı, her ailenin dinamiklerinin farklı olduğunu, çocuğa benimsetmeli; bunun yanında aile ile de diğer ailelerden örnekler vererek genel beklentiden bahsetmeliler. Bunlar, ayrı ayrı konuşulduktan sonra orta bir noktada buluşulmalıdır.
Peki, neden problemli görülen çocuklar rehberlik servisine gitmeli? Belki diğer çocuklarında söylemek istedikleri var, kendilerinden, hayallerinden, umutlarından, gelecek planlarından bahsedecekler. Onlara neden bu fırsat tanınmasın. Belki evlerinde onları dinleyecek anne- babaları yok. Çalışma koşullarından belki yarım saat bir arada olabiliyorlar, ya da olamıyorlar.
En önemlisi de rehberlik servislerine giden öğrencilerin kendilerini problemli görmemeleri ve sınıftaki diğer çocukların o farklı bakışlarının değişmesi..
Her çocuğun özel olduğu, bir standartın hepsine uygulanmaması gerektiği, onu dinleyen kişilerin etkin dinleme yapmaları, çocuğun kendini, bir duvara anlatıyor gibi hissetmemesi büyük önem arz etmektedir.
Bunun yanında rehberlik servislerince uygulanan sosyometri testinden sonra nasıl önlemler alındığı, somut ne elde edildiği düşünülmelidir. Yalnızca bu testler uygulanıp, dosyalanmakta, ama çocuk için herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Sosyometri testinin sonucuna göre, "Neden bu çocuğun arkadaşı yoktur? Neden gruba kabul edilmek istenmemekte? O zaman bu çocuğun gruba kabulü için ne önlemler alınmalı? Nerede yetersiz kalmakta? Bu noktada rehberlik servisi nasıl bir çalışma yapmalı?" tarzında sadece testi uygulamakla ve dosyaları kabartmakla kalmayıp, uygulamaya ve sorunun giderilmesine yönelik çalışmalar yapmalıdır.
Rehberlik servisi çalışanı, işini çok sevmeli ve iletişimi kuvvetli, sevecen olmalı, soğuk görünüşlü, itici olmamalıdır. Dengeli kişilik sahibi olmalı, tutarsız olmamalıdır. Güvenilir, laubali olmadan, aradaki mesafeyi koruyabilen ve korunmasına uygun davranış içinde olmalıdır. Karşısındaki kişiye anlayabileceği dilden konuşmalıdır. Beden dilini iyi kullanmalıdır.
Paylaş