Paylaş
El yazısı ile yazılan mektuplar, bir zamanlar için özel bir değer taşırdı. Haberleşmede mektup döneminin yaşandığı, iyi ya da hasta olduğumuzu, keyfimizin yerinde olmadığını söylemek istediğimiz mektuplar bir hafta ile 10 gün arasında elimize ulaşırdı. Telefonla haberleşmek ise yarım gün ile bir gün arasında gerçekleşebilirdi. Hatta, günlük işlerin içinde aradığımızı bile unuturduk. Bunlar çok çok eski dönemler olmasa bile, şimdi hızlı bir iletişim çağındayız. Artık, anında haberleşmek, görüntülü olarak, kilometrelerce uzaktaki sevdiklerimizle birlikte olmak mümkün.
Şu an için el yazısı günlük yaşamımızda kullanılmıyor. Ama, çocuklar ilkokula başlayıp, harfleri ancak öğrenmeye başlamaları ile birlikte el yazısı öğretimi başlamış oluyor. Kalem tutmayı tam anlamıyla kavramadan, kolay geldiği için çok değişik şekillerde kullanmakta direnen çocuklar olduğunu görüyoruz. Bu çocuklar alfabemizdeki harfleri düzgün şekilde öğrenemeden el yazısı yazmak zorunda kalıyorlar. Eğitim sistemi, çağın gereklerine göre uyarlanmadıkça, yaşayan olmaktan çıkar. Sistem günceli yakalamalı, zorlamak için gerçekten ihtiyaç mı ona bakılmalı.
Ayrıca, çocukların ince motor gelişimine bu yaşlarda uygun mu bunun değerlendirilmesi gerekir. Belki 9-10 yaşlar için uygun olabilir. Çocukların üzerinden her şey için çok hızlı şekilde geliştirilmeye bir çaba var. Çocuklar, çabuk oturmalı, yürümeli, çabuk saymaya başlamalı, çabuk okumaya başlamalı. Normal harfler bile tam ve doğru olarak yazılamadan el yazısına geçiliyor ve gereken yerlerdeki çengeller, kuyruklar yazı bittikten sonra emanet şekilde çocuklar tarafından bir yerlerine takılıyor. Eğitim sistemi aileleri zorlamış durumda. Çocukları iyi eğitim almalı ve iyi para kazanabilecekleri iş sahibi olmalı, işsiz kalmamalı… Aileler, çocuğum bir adım daha öne geçmeli, önde başlamalı ve desteklerle hep önde götürmeli bu yarışı derdinde.
Çocuklar için artık, oyun oynamak lüks oldu. Hep zoraki bir şeyler öğretilme kaygısı içinde tüm yaklaşımlar. Çocuk, serbest oyun oynadığında boşa geçirilen bir zaman olarak değerlendiriliyor. Çocuk, insiyatif alarak, yönetilen ve yönlendirilen oyunun dışında da oynamalı. Durum böyle olunca, evde ve kreşte hemen harfler ve rakamların öğretilme çabası içine giriliyor. Çocuğun özgür alan kullanma kavramı hemen sınırlandırılıyor. Önce çocuk serbest olarak istediği resmi yapabilmeli, istediği rengi kullanabilmeli.
Parmak kaslarının yeteri kadar gelişmesini desteklemek için yoğurma maddeleri ile çalışmalı, oyun hamurları, plastrin, kil gibi malzemelerle avucuna alıp, parmakları ile sıkıştırmalı ve esneklik kazandırılmalı. Bunlar erken çocukluk eğitim kurumlarında uygulansa da uzun zamana yayılmalı ve ilkokulda da devam etmeli; ama ne yazık ki 1. sınıfta okuma ve yazmaya ağırlık verildiği için el becerisi gerektiren dersler ihmal ediliyor ve ders saatlerinde yazı çalışmaları yapılıyor.
Eğitim ve öğretim için çocuğun ‘’hazırbulunuşluk’’u çok önemlidir. Organlar, kaslar bu işleri yapabilecek gelişmişlik seviyesine ulaşmadığında, olgunlaşmadığında çabamız boşadır. Çocuğa öğretilecek herhangi bir şey, çok zorlanarak, uzun zaman alarak gerçekleşecek, belki de istediğimiz seviyede gerçekleşemeyecektir.
Çocukta, başarı duygusunun tattırılması ve bunun yaşanması çocukların motivasyonu için göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Hele ki küçük yaşta çocukların daha fazla etkilenecekleri ve bunun ilerideki eğitim yıllarına da yansıyacağı düşünüldüğünde önemi iyice anlaşılacaktır.
El yazısı yazma, çocuğun el kaslarının yeteri kadar geliştiği yıllara ertelenebilir ya da daha ileride ilgi duyanların, hobi olarak ilgilenmek isteyenlerin yapabileceği uygulama olabilir. Örneğin, kaligrafi, hat sanatı vs. çocuklar için eziyet olma özelliğinde yaptırılan çalışmalar, zevk duygusunu tatmin etmeden olunca itici gelir ve yapmak istemezler. İnsanlar başardıkça mutlu olurlar ve motivasyon kendiliğinden gelir, zorlama olmaz. Çocuklara öğretilecek olan her şeyde de bir alt basamaktaki konu tam anlamıyla kavratılmadan üst basamağa geçilmemelidir. Şimdi her şey çok fazla oturmadan, üzerine yeni ilaveler geliyor ve çocuklar işin içinden yalnız çıkamaz hale geliyorlar. Hep büyükleriyle birlikte çalışmak zorunda kalıyorlar.
Ailelerde büyük sıkıntı içinde, akşama kadar geçimi sağlamak için çalışan anne- babalar, çocukları ile akşam, yalnızca dersleri birlikte başarabilmek için zaman ayırabiliyorlar. Çocukları ile sohbet etme, ortak ailece bir paylaşımda bulunmak yerine dersleri, el yazılarını çocuğa çalıştırma, yaptırma çabası içinde oluyorlar.
Yazdırılan harfler, hiçbir zaman gerçek ve olması gerekeni yansıtmıyor ve resim benzeri bir şeyler ortaya çıkıyor. Yazı defterleri, ok işaretleri ile yönlendirse de çok teknik olarak kalıyor ve çocuklar yalnız şekilde yazı yazmak istemiyor, destek bekliyorlar.
O zaman düşünelim, gerçekten el yazısı olmazsa olmaz mı? Yanıtınızı duyar gibiyim...
Paylaş