Paylaş
Çeşitli nedenlerle kurulan yuvanın dağılması eşlerden daha çok çocukları etkiler. Babanın uzaklaşıp da çocuk ya da çocuklar ve annenin yalnız kalması aile yaşamındaki en olumsuz değişiklerdendir. Anne, belki çocukları büyüyünceye kadar çalışmayıp, eşine güvenerek, yalnızca ailesine bakım, eğitim, sağlık vs yönlerinden katkıda bulunmuştur. Belki mesleği vardır, belki yoktur. Ayrılık sonrası sudan çıkmış balığa dönmüştür. Hayatta kalma mücadelesi değildir sadece onunki… Kendi başına olsa aç veya tok bir şekilde, dost ve akrabaların yanına sığınabilir. Ancak, çocuğu veya çocukları ile bir başka eve sığması mümkün olamıyor, çoğu zaman… Ailesi bile olsa. Yaşadığımız pek çok olayda maddi yetersizlikler, istenmeyen bir kişi ile evlilik yapma gibi nedenler bu durumların yaşanmasına sebep oluyor.
Ailede baba evin direği gibidir, olması gereken, beklenen odur. Kadın-erkek eşitliği vs. düşünülse bile aile yapısının temeli ve çocukların güven ihtiyaçları için bu şekildedir. Çocuklar, anneden daha çok şefkat ihtiyaçlarını karşılarlar. Annelerin duygusal yoğunluğu, annelik özellikleri çocuğunun bu ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Baba, ailede gücü ve güveni temsil eder.
Çocuğun evinde kendini güven içinde hissetmesi, sırtını gerektiğinde dayayabileceği bir gücün varlığını bilmesi, çocuk psikolojisi ve onun duygusal gelişimi için çok önemlidir. ‘’Çocuk’’ diyorsam da ergen ve gençlerin ruh sağlığı da bu kavrama dahildir. Her yaşın ihtiyaçları farklı olsa da temelde ana gereksinimler değişmemektedir. İleri yaşlarda bile anne-babanın varlığı, insanın kendini iyi hissetmesi için geçerli bir sebeptir.
Ebeveyn ayrılığı gerçekleştikten sonra çocuğun bu ihtiyaçlarının karşılanması için duyarlı ebeveynler, ya da yaşam şartları mümkün olabilenler, çocuklarıyla aynı mahallede oturup, ilişkilerini azami şekilde devam ettirmeye çalışmaktalar.
Ancak, yaşam koşulları ya da duyarsızlık, sorumsuzluk, yok saymak, ‘’kafayı dinlemek’’, ‘’bana dokunmasınlarda ne yaparlarsa yapsınlar’’ sanki tek başınaymış gibi yaşamak isteyenler, baba olmanın çok kolay olduğu, ama babalık yapmanın çok önemli ve özel olduğu bilincinde olmayanlar, anneyi sevmeyince çocuğunu da gözü görmeyenler, keyfine göre, kendisini genç delikanlı zannedip, hayat kurmaya kalkanlar çocuklarını terk ederek, il dışı, yurt dışı yaşam tercih edenler gibi nedenlerle ANNE-ÇOCUK AİLESİ kurulması kaçınılmazdır. Babadan maddi destek olur ya da olmaz, ya da zoraki olarak, mahkemenin belirlediği cüz’i nafakayı öderler.
Çocuğun psikolojisi yukarıda saydığım birkaç nedenin her birisine göre değişiklik gösterir. Çocuk, eksik kalan ilgiyi hangi şekillerde gidermeye çalışacaktır? Anne, hem anne, hem baba olabilecek midir? Terk edilmişlik duygusu ile nasıl mücadele edilecektir? Çocuğun ayrılığı yaşama ortamı, yaşı, cinsiyeti gibi etkenler, maddi durum, annenin belki tekrar çalışmaya başlaması, ara verilen ya da hiç olmayan bir çalışma hayatı ve onun zorlukları ile mücadele ve bunun çocuğa yansımaları ne şekilde olacaktır?
Güven duyma, otoritenin yok olması, model aldığı babanın yok olması (erkek çocuk için ), kız çocuklar için ise elektra kompleksinin yaşanmasında sorunlar, okullarda, özel günlerde herkesin ailece bir araya gelmesi, yoksunluk hissedilmesi, kendisini eksik ve yetersiz görme duyguları ile anne baş etmek zorundadır.
Annenin yapması gerekenler:
ANNE - ÇOCUK AİLELERİ ne güzel, yaşama sevinci dolu günler diliyorum.
Paylaş