Paylaş
Haydi silkelenelim ne olur.
Öyle dönemler geçiriyor ki insan hayatında. Bazen üstü üste gelir ya hani her şey...
Hepimiz öyle dönemlerden geçmedik mi ve hala geçmiyor muyuz?
Böyle kaptırıveriyorsun, omuzların çöküyor önce, sonra suratın, sonra neşesiz hale bürünüyorsun ve hep düşünceli oluyorsun.
Hadi silkelenelim ne olur.
Ne varsa bizde var. Ne varsa her birimizde, benliğimizde var.
Bırakın hayati şartları, sosyal erozyonları. Hadi silkelenelim ne olur...
Böyle bir enerji gelsin üstümüze, efil efil, püfür püfür, her şeye rağmen inanalım kendimize, etrafta olan bitenlerin farkına olalım pek tabi, ama bütün olumsuzluklara kendimizi teslim edip yuvarlanmayalım olayların içinde boğularak.
Aksine güçlenmeli, dikleşmeli, sağlam duralım.
Ama en önemlisi önce kendimize, sonra etrafımıza enerji ile, gerçekten gülümseyen yüzlerle sarılalım. Hadi silkelenelim ne olur...
Yıl içinde yaşadığımız bütün felaketleri, kişisel ve toplumsal olayları kabullenelim ama kanıksamayalım, alışmayalım.
Şöyle bir güzel dikleşelim, dik tutalım omuzlarımızı, saçlarımızı severek tarayıp, gülümseyelim aynaya, Allah’ın bize verdiği her şeye şükrederek başlayalım her güne, en başta sağlığa ve akıla...
Sonra...
Silkelenelim ve söz verelim kendimize yılın en son aylarını güzel mi güzel bitirmeye, yeni yıla güzel dilekler ve hayallerle geçiş yapmaya.
Yoldaki kestaneciden aldığımız güzel pişmiş kestanede mutlu etsin bizi, akşam yatağında huzurla iki kolunu yanlara açıp uyuyan çocuklarımızda.
Zıplayalım şöyle bir içimizde, olabildiğince en yükseğe.
Topukları falan boşverin, içlerimizde gerçekten yükselmeyi bilelim sadece.
Özlen ben, yenilenen, değişen, sevdiği her şeye sarılan, çok sarılan...
Paylaş