Paylaş
Neden üzülüyorsun? Üzülme geçer.
Bu hayatta birisine söylenebilecek en değersiz söz bence.
‘Üzülme geçer’
Aksine öyle olaylar yaşanır ki, bazen yanımdaki kimsenin bana ya da birine sorduğu çok olmuştur?
Bir umutlanmak ister bir duymak, iyi hissetmek ister.
"Özlen sen söyle, geçecek mi?" der.
Geçmeyecek şeyler vardır hayatta, geçmeyecek ama dinecek, geçmiyor, unutmuyorsun ama onunla yaşamayı da öğreniyorsun.
Bunu söyleyen çok az insan var biliyor musunuz hayatta, sırf gerçek düşüncemi söylediğim için sevilmediğim zamanlarım bile olmuştur bence bolca.
Hayat hep bakış açısı, ben sevdiklerimi anlık tesellilerle ve bilmeden ahkâm kestiğim uyduruk kelimelerle geçiştirmeyi istemiyorsam bu da benim gerçekliğimdir.
Birlikte can, kan dediğim ailem de oldu dostum da şimdi bugün yanıma baktığımda yollarımızı görüş farklıları nedeni ile çoktan ayırmış olduklarımız. İster kan ister can bağı olduğun ama artık yan yana durmadığın. Kimin olmamıştır ki, hanginizin?
İnsanın hayatı kendi kullandığı ölçü birimiyle tartılır bence. Ne ile tartıyorsan insanları, kendini de onunla tart. Yüzde yüz sağlama olduğuna inandığım için yemin edebilirim size. Öyle bakınca ölçün o kadar önem kazanıyor ki. Bu düşünceyi benimseyip fark ettiğinizde ölçü ne oluyor biliyor musunuz?
Sırf onun gibi olmayayım diye, başlıyor her sağlamanız.
Benim kendi adıma bu hayatta en çok olmak istemediğim şey ‘çok bilenlerden ‘olmak.
Yaş işte, kemale erip geçtikçe ’çok bilip, çok bilenlerden olup ‘hiçbir şeyin bilinmediğini anlaman zaman alıyor.
O da bir süreç, her şeyin vakti, saati olduğu gibi onunda zamanı var.
Kimse kimsenin ne düşündüğünü algılayamaz, algılama şansı da yok zaten, yaşamamış ki, sen ben değilsin, sen değilsin ki. O yüzden bir insana ‘boş ver, geçecek, boş ver üzülme ‘diyecek kadar sığ kalıyoruz bazen. Bu kelimenin üstüne basa basa söylüyorum çünkü gerçekten ifade etmek istediğimin karşılığını buluyorum. Sığlık ne kadar önemli bir şey hayatta, bakın anlamına hemen peşinden seviye, ölçü… Kendi kendine geliyor zaten. Hepsi birbirine göbekten bağlı.
Sığ bir laf etmeden önce, kendini onun yerine koyacaksın önce bu duygunun karşılığını biliyor muyum, yaşadım mı, hissettim mi, deneyimledim mi? O zaman o hayatın şifresini çözmüş bilge halinle debelenmeyeceksin konuşmak için. Ses etme, iki lafta etme yahu. Bilmiyorsun, sus, mesela.
Üzülme, ağlama, boş ver diye sığlaştırma insanların duygularını. Kahve nemlenmesin diye işine kesme şeker at mevzu değil bu. Öyle şeyler vardır ki hayatta, tek kelime etmeden durman lazım illa da duracağım birinin yanında diyorsan. Ben çok yaşadım, en acılı günlerimde yanımda bıdı bıdı eden dünyadan bir haber insanların ulvi ve sığı laflarına göz yumdum. He dedim geçiştirdim, he dedikçe şiştim, şiştikçe içime attım, attıkça parçalandım, parçalanan her parçayı biledim. Şimdi en yumuşak karnım en katı yerim oldu.
Atma içine diyen kimse olmadı o zaman.
O yüzden biri bana geçecek mi dediğinde, geçmeyecek demeyi tercih ediyorum, ya da en azından susma hakkımı kullanıyorum.
Bilmiyorum demek mesela, sığ olmaktansa bilmeyen olmayı tercih ediyorum, yüce bir şeydir bence bilmediğini bilmek.
Sen aynı şeye üzülüp, kalbin ağrımadı diye mi, üzülmesin diyorsun, sen anlam veremediğin için mi üzüntüsüne, geçsin diyorsun.
Hiç bilmediğin ne halt hissedildiği ile ilgili en küçük fikrin olmayacak şeyleri geçiştirerek kaçmak ya da bastırmak niye.
Ay durun sağlık konuşmayalım artık, çağırıyoruz negatifi ne demek gibi mesela. Sen konuşmayınca, kaçıyorsun ve seni teğet mi geçecek zannediyorsun istemediğin şeyler.
Bak şimdi ‘geçer ‘kelimesi yerinde olabilir.
Sükûnetle geçer diyorum içimden, bu yaşamadan bilme halin, yaşayınca geçer diyorum içimden.
Öyle de oluyor biliyor musunuz, sana geçer denilen her şeyi yaşadıkça geçemeden mıhlanıyorlar tam orada, ayakları mühürleniyor bence ,bir adım bile atamıyorlar.
Hatta sen geçmezi geçmez gibi yaşadıkça, geçiyor gidiyorsun onların yanından.
Sesleniyor sana arkadan
"Dur gitme, ne olur bir şey de, en iyi sen anlarsın beni bu dünyada, sen de yaşadın bunu" demek geliyor aklına.
Yaşadığını o zaman hatırlıyor ve onun için mana buluyor.
Duruyorum, dönüyorum ‘geçmeyecek ‘bile demiyorum o safhayı geçmişiz biz artık çünkü onunla. Ne sevindiklerimiz bir olmuş, ne üzüldüklerimiz.
Cevap hakkımı ‘Bilmiyorum demekten kullanıyorum’
Bil-mi-yo-rum.
Sen başka, ben başka.
Özlen ben, Lara ve Ali’nin annesi.
Paylaş