Paylaş
Yaz, çiz, karala, yine, yaz, yine çiz, unutulmaması gereken notları ayıkla, düzenle, tertiple, başlıklandır, altını çiz, yine çiz, yine ünlem koy, yine kız kendine, hep kız…
‘Niye kendime verdiğim sözden döndüm diye’
Doğum günümü geçirdiğim gibi hemen akıl defterimi temize çektim.
Sınırlı sayıda insan içine karışmayı seçtiğime, beni mutlu edenin bu kendi halinde olma durumu olduğuna karar verdim.
Kararlarım hep kesin de, o kararları uygulayamama iradem konusunda bu yıl değişmeye karar verdim.
Kendimi yenileme projem bu…
Kiloymuş, saçım, başımmış bunlar işin süsü püsü. Benim yenilik anlayışım içine dahil olan mevzuların en başı tabii ki ben!
Ehhh daha hafif olmak hoş bir şey tabii, kütle büyüdükçe beden ve ruh zihinde ağırlaşıyor orası kesin.
Ama gelgelelim şu insanın içinden yenilenme, kendine verdiği sözü tutabilme ve kendini yenme hikayesi var ya…
Hahhh! İşte ben bu yıl onu başarmak istiyorum.
Hayır diyebilmeyi, kesin ve net bir ifade ile öğrenmeyi, kırılır mı, gücenir mi, hissettirmeden izah etsem hallerinden kurtulabilmeyi kendime bir borç bilirim artık.
İşte “yeni ben” olmak istediğim ben
Her yıl bir kademe kademe fazlalıklardan kurtulan ben.
Kendi düşüneceklerini, kendi inancını, kendi hissiyatını koruyan ve kimselere aldanmayan ben.
İşte ben “bu ben” olmak istiyorum.
Temize çektim, bir panik kendimi.
Yapmam gereken en önemli şey var, o da zaman yönetimi. Kendimi, yapmaya zaman ayırdığım her ne ise hiçbir şeyin alıkoymasına izin vermeden bitirmekle başladım sürece, daha bugün, şu an itibari ile.
Gereksiz uzun süren telefon sohbetleri mesela…
“E daha daha nasıl?” diyecek kadar uzun konuştuktan sonra “bir kahve içelim”le bitirince konuşmayı olmuyor arkadaş!
Kahve içmeye hevesim kalmıyor, bütün sohbetler bitmiş oluyor zaten o telefon konuşmalarında.
Daha az sosyal medya… Off evet! Hepimizi esir alan paylaşım sitelerine daha az mesai…
Bir ben, bir de yanında olmak istediklerim, işte benim minik dünyam diye başlamak istedim bugün güne.
Dünyamı sıfatlandırırken yanına küçücük, minicik, ufacık eklemek beni rahatlatıyor, mutlu mesut ediyor, daha korunaklı geliyor mesela.
Yaşlandıkça insan sarrafı olabilmeyi diliyorum bir de hepimize. Yaşadıklarımızdan, öğrendiklerimizden kulağımıza küpe etmeyi.
Daha zor biri olacağım gibi görünüyor, uyumlu olmak için ‘bana fark etmez’ hallerimden hemen kurtuluyorum mesela.
O minicik dünyamdaki yeni beni sevenler, bir adım öne… Eski ben pek gerilerde kalacak çünkü…
Alaaaa…
Ziyadesiyle “yeni ben” fikrini sevdim ben, ruhen, zihnen ve bedenen.
Hadi kızlar, yeni yıla beklemeden temize çekelim defteri daha erken davranıp. Bütün kargaşa ve zorunluluklara son verip “ee yaşımı başımı aldım, canım ne istiyorsa o” zamanımız geldi de geçiyor bile.
Bu sabah radyoda Candan’dan en sevdiğim sözleri dinleyerek geldim işe… “Parçalandım ve her giden parçam yerine yenisini doğurdum” diye diye.
Sevgiler olsun hepinize, efil efil temize çekilmiş sayfalar dilerim hayatınızda, bir ohh diyen gerisi de hikaye olan…
Paylaş