Paylaş
Bir an önce yeni seneyi isteyenlerden biriydim ben de. İnsanın bütün arzusuyla en kuvvetli yenilenme duygusu, temize çekme hissi tam da yeni yıl arifesidir hep Aralık, Ocak.
Doğum günümde bile hissetmem ben bu bir sonraki bölüme geçiş olayını.
Ocak ayını bitirdiğimize göre yeni yılın ilk gününden bugüne şöyle bir bakıyorum da bir sene sonraki yeni yıl gelsin diye tekrardan erkenden umutlanmaya başlarsak rahatlar mıyız, hafifler miyiz acaba diye? Ne olsa harcadık bitti Ocak ayını en keyifsiz haliyle.
Her biri başka bir mevsimin parçası güzelim 12 ayla ilgili tüm yeni hislerle ve hayallerimizle ilgili motivasyonumuzu kaybettik mi sizce?
Peki o zaman nerede kaldı sevincimiz, heyecanımız, yeni yılda yapılacaklar listemiz, asla yapmayacaklarımız diye peki ya öteki listemiz.
Yeni yıl bittiğine göre, Ocak ayını kötü insanların dünya üzerindeki aksiyonlarıyla birlikte, el birliği ile eskittiğimize göre ve tabiiki de yılın ikinci ayı Şubat’a gelmemizle kendimize verdiğimiz tüm sözleri, yaptığımız listeleri ve hayata dair aldığımız dersleri unutma vakti geldi o zaman bu hesaba göre, yeni yıl bitti, Ocak’ta fena geçti diye…
Ben katılmıyorum buna, bu yılki kendime sözüm sadece Ocak ayı değil, her ayın, her haftanın, her günün ve anın yeniden başlamak için mümkün olduğunu unutmamaktı kafamda.
Zor bir Ocak’tan sonra hala aynı fikirdeyim.
Aralık içinde beslediğin tüm güzel hislerle çok mu iyi geçti sanki birilerine ya da Kasım veya Mart, hem yanılgı hem de kendimizi inandırdığımız büyük yalanlar bunlar.
Kaç yaşında olursanız olun, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, hep yeni başlangıçlara inanın çünkü mümkün. Yara nasıl iyileşiyorsa önce kabuk tutup, ağaçlar nasıl yapraklarını döküp tekrar meyveleniyorsa, insan ruhu da böyle işte. Tazelenmeye, budanmaya, değişime ihtiyacı olan yegane canlı. Yangından kaçar gibi yolcu ediyoruz ya hep eski seneyi… Çünkü o yılki bizden kendimizden memnun olmayıp kaçıveriyoruzdur belki de. E, o zaman o yılın günahı ne? Sonu çift sayı ile bitten yıllar bana uğurlu geliyor, tek sayılar değil diye kendini avutanları sarsmak istiyorum, yok öyle bir şey, niye yapıyorsun bunu kendine diye.
Kırdığımız kalpler, ağzımızdan çıkan kötü sözler, yeme içme, tüketme, harcama, zamanı kullanma gibi her konuda yaptığımız sonsuz israflar, hep karar alıp bırakamadığımız kötü alışkanlıklar, sigara, alkol, kumar, tembellik, küfür, günah, kavgacılık, yalan söylemek gibi türlü türlü sevmediklerimiz belki de.
Kayıplar, hüzünler, kaçışlar, hatalar, arıza olan şeyler, istemediğimiz her şey sıfırlansın istiyoruz değil mi? Eski yılda kalsın, faturasını da ona kesip hesaplaşalım, alacak verecek olmasın diye hani.
Farkında bile değiliz borçların bir sonraki yıllara devrettiğini ve bırak ana parayı, zararın kadar ödemeyi de geç, faiziyle tahsil edileceğini.
Gerçekte halletmediğiniz hiçbir şeyin adım adım sizi takip edeceğini unutmayın.
Yeni yıl, yeni ben, yeni kader falan demek değil sadece idrak, sadece olgunlaşmak, aynaya en çıplak halinle iyice bakmak ve hatalarını gördükçe onlarla vedalaşırken o yoldaki gayretini bile seviyor olmak.
Hadi bir gayret… Aynaya bakıp gerçekleri gerçekten görüp seviverin kendinizi, bombalar da patlasa, bu dünyadan ayrılsan da farkında ol ve farkında git ve en güzeli de farkına vardırarak git… Kaç kişiye dokunduysan işte yeni yılın gerçek anlamı artık benim için bu.
Sıfırlamaya çalışma, devamını istediğin gibi yaşa.
Özlen ben, Lara ve Ali’nin annesi…
Bu aralar rüyalarında sadece kitabıyla buluşan ve günü gece ve gündüz diye doya doya yaşayan.
Ara ara kitabıyla bozuşup sonra barışan.
Paylaş