Paylaş
Ben bilemem içinde neler var.
Ama bildiğim birşey var ki aslında gizlenmiş çok güzel özellikler sana, bana, bize, hepimize özel hep var içimizde.
Bahar temizliği ile birlikte hep kurtulmak istediklerimizi kast ederiz ya, bu kez atıp, temzilediklerim dışında, kıyıya köşeye sakladıklarımızı da çıkartma zamanı belki de...
Sana dokunan, sana seni iyi hissetiren şeyleri hani.
Sözde değil, özde yapabileceğiniz şeyler, kimseye ispat falan değil... Hani sana seni hissetiren şeyler vardır, yazdığında soyut gibi kalır havada ama değildir aslında; hissettiğin her şey sana ait ve somuttur.
Hayatın mücadelesi bu bence zaten, içinde kalanların üstünü örtmeni ve sıradanlaşmanı sağlar hep her şey. Hayatın tüm gelişiyle kat kat geldikçe yükler, en altta ezilenler olur hep hayallerin.
Sözüm ona dokunulmaz buldukların, sakladıklarındır onlar ama bilmezsin ki sen onları en derinlere gömdükçe, gün gelir sen bile yerini unutursun o kadar kıymetlilerini nereye koyduğunu. Sana senin içinde verilen her şey saklamak için değil kullanmak içindir oysa.
Ama o içindeki ses yok mu, korkuyla kardeş geçinen ama çok lafı sözü ona bıraktırmayan, cesaretle gaza gelen fakat çok da şuursuz olmayan, heyecanla hayata geçen ve bir kez içindeki o kabuk düştü mü artık hep tazecik hissettiğin ve seni kendi kabuğundan çıkaran, o kendi kendine, kendi kalbine dokunuş var ya... İşte ne olur tam orda kal!
Kıpırda elbet ama önüne bakarken de yürürken de taşıyabil artık onları elinde, hiç düşürmeden, hiç saklamadan ve korkmadan.
İçindeki, etrafındaki, yaşamındaki tüm kötü seslere kapat kulağını, ben çok inanıyorum hepinizin hayatında var o ses.
İç sesin işte o. Aslında sana yapabileceğini söyleyen tek ses.
O duygu geldiği zaman gitmek bilmez, eşi benzeri olmayan muazzam bir haldir.
Aşık olmak gibi hani.
Başkalarının utancını yaşadığını fark ettiğin gün, tekrar çiçekleniyorsun ve sevdiğin, ertelediğin her şeye tekrar aşık oluyorsun.
Benim deneyimim, ’Başkalarının utancı ile kendimi yıpratmaktan ne yorgun düşmüşüm meğer’.
Kimsenin suçu değil, kendi bilmezliğim, kendi eksikliğim, 'Bana ne?' , 'Sana ne?' demeyişim, demeyi bilmeyişimden ve bugün ...
'Bana ne' ve 'sana ne'lerimle gerçekten mutluyum ve en önemlisi de umutluyum.
Ne övgülerin baştan çıkaran etkisi, ne de boşver değmez diye her amaçtan vazgeçtirme telkinleri...
İkisi de sizi etkilemeyip sizde işe yaramadığı gün kendi zirvendesindir belki de artık.
‘Peri sana bir kez dokununca
belki tozunu sana bir attırınca
hayali itibarların gölgeleri ya sana görünmez oluyorsa’
Diyelim peri tozu serptiler bugün bana, sana, ona...
Gerisini berisini bırakın, her şey bildiği gibi gelsin.
Özlen ben,
Elbette herşeyaşktan hem de inadın inadına.
Paylaş