Paylaş
“İnsanlar aldığı eğitimin izlerini hayat boyu taşır” demiş okulumuzun kurucusu. Bir de öğretmeninin heykelini dikmiş, okulun bahçesine. Çok etkilenmiştim, okul seçimimdeki en büyük etkendir ‘öğretmen’ önceliğim.
Öğretmenine bu kadar tutkuyla bağlanan bir öğrencinin gün gelip eğitimci ve girişimci, tabiri caizse ‘büyük adam’ olduğunda hala ilkokul öğretmenini unutamaması, öğretmenine minnetini heykeliyle ifade etmesi, yüreğime çok dokunmuştu.
Biz ebeveynlerin hayattan tek istediği; çocuklarımızın iyi bir insan, vatanına, ailesine hayırlı bir evlat olması, kendi ayakları üstünde başarıyla durabilmesidir.
Dün akşam başımı yastığıma koyduğumda, kızımın ilkokul seçiminde neler yaşadığımı düşündüm. 3,5 sene öncesine gittim. Çevremizdeki popülasyona yenilmeden net beklentilerim olmuştur hayattan hep, hayallerimi de hep yapabileceklerimin üstüne kurmayı yeğlerim çoğu zaman.
35 yaş sonrası duygularımı mantığımla yoğurmaya henüz geçebilmişken, geçmişteki güzel hatalarımı, güzel kararlarımı hep görmüşümdür, onlarla hep yüzleşebilmişimdir. Şimdi kızımın hayallerine bakıyorum da onlar bizden çok öndeler ve çok daha cesurlar.
“İnsanlar aldığı eğitimin izlerini hayat boyu taşır” çok doğru bir sözmüş.
Biz veliler okulunu seçer ama öğretmenini bazen seçemeyiz. Sonuç olarak tanımadıkça, bilmedikçe, duymadıkça, talep etmedikçe, genel akış içerisinde yerimizi buluyoruz. Hep de bundan yana olmuşumdur.
Şimdi kızıma bakınca kendini en iyi şekilde ifade eden, dinlemeyi ve dinletmeyi bilen, küçüklerine sevgisi dolmuş taşmış, büyüklerine saygısı kusursuz, dünyanın neresinde olursa olsun başka bir ülkede de özgüveni tam bir kız çocuğu görüyorum. Kitap okumayı ve araştırmayı seven; sanata, spora ilime ilgi duyan; çiçeği, böceği, güneşi, yağmuru, fırtınayı seven, içi sevgiyle dolup taşmış ama en önemlisi ve değerlisi içine insan olmanın erdemleri en iyi şekilde aşılanmış bir kız çocuğu o.
Kızımın doğal şansı oldu öğretmenimiz. Hani “denk düştü” derler ya, buna hiç katılmayan biri olarak denk geldiğine değil, hayatta her şeyin bir sebebi olduğuna yürekten inanıyorum. Annemi henüz kaybetmişken, acısı ve ağrısı kalbimdeyken emanet etmiştim kızımı öğretmenimize... Gün oldu bütün öğrencilerine, velilerine sınırlarını çizdi, gün oldu en acı günümde bir telefonla sesini duyurup “Hayat bu, bu da geçer. Yeni günler hep güzellikler getirir. Sen annesin, önüne bakacaksın tüm gücünle” demişti en yürekten sesiyle.
Çocuklar birbirlerine karşı da acımasızdırlar; alayda, kavgada, hırçınlıkta, hırsta, öfkede, kıskançlıkta. Bu tip negatif duygu durumlarında “Çocuktur bunlar, geçer” demek yerine, her birini önce insan yapmak için insanların yüzüne değil gözüne bakmayı, insanların sözüne değil, kalbine bakmayı öğretmiştir çocuklarımıza... Hakkı, adaleti aramayı öğretmiştir ama ezmeden, üzmeden, rencide etmeden tatlı sert mizacıyla.
İlkokul öğretmenim Nakiye Hanım’a gitti aklım. Canımdır, kokusu hala burnumdadır. 35 yaşına gelene kadar, bugün de dahil hayatımda her tökezlediğimde aklıma düşer annem, bir de Nakiye öğretmenim...
“Düşeceksin, düştüğün gibi kalkacaksın” derler sesleri kulağımda. Daha geçen hafta, 26 yıl sonra ilkokul arkadaşlarımla buluştuğumda Ayşe ve Soli ile aynı şeyleri andık durduk.
Diyeceğim o ki, dünler için sevilmez öğretmenler. Yıllar geçse o sevgi hep devam eder.
Ümit öğretmenimiz kızıma hayatta olmayan anneannesinin vermediği her şeyi onun kalbine oya işler gibi.
Aile pek tabii ki büyük faktör ama tesadüf olmadığına inandığım bu eşleşmelerle hep korumaya çalıştık okul zamanı çocuklarımızın içine işlediklerini...
“Ne ekersen onu biçersin” sözü doğruysa eğer, öğretmenimizin ektiği tohumlara yürekten inanıyorum ben. Zaman gelir, hayat değişir. Beklentiler, hayaller, istekler şekil değiştirir. Okulumuzu değiştirme kararı aldığımız şu günlerde değişmeyen tek gerçek vardır ki o da öğretmenimizin kızımın hayatında bıraktığı izlerdir. Yaşı kaç olursa olsun, büyüyüp kocaman olsa bile değişmeyen tek gerçektir.
Sınıf öğretmenimiz başta olmak üzere, tüm branşları sevdiren, içine küçücük tohumlar eken, filizlendiren öğretmenlerimiz olmuştur. Sporuyla, müziğiyle, resmiyle, yabancı dil eğitimiyle, dansıyla, çalgısıyla, sözüyle...
Okula her gidişimde, uzaktan bile olsa sadece göz teması ile bile güzel enerjilerine, büyük gönüllerine inandığım eğitimciler olmuştur Arife Öğretmen ve Bahar Öğretmen.
Bir de sesi hep kulağımızda olacak olan, Ayşe Hanım var ki, çocuklarımızın Ayşe Ablası o. Her derde çare...
Kızım konduğu yerden kanatlanıp, başka bir diyara uçarken, aldığımız eğitimin izlerini taşıyacağımıza yürekten inanıyorum.
Karne heyecanı ile bir öğretim yılı daha son bulurken, bütün çocuklarımıza ve öğretmenlerimize bol dinlenceli, huzurlu, keyifli tatiller diliyorum.
9,5 yaşındaki Lara’nın ve 2 aylık Ali’nin annesi Özlen ben. Hayatta en değer verdiklerini, kıymetlilerini asla unutmayan, yenilmemek için hep yenilenmeye çalışan.
Paylaş