Paylaş
İşte o zaman gerçekten sağırlaşırsın, artık okumak için neyi seçiyorsan.
35 yaş delikanlılığın yavaş yavaş gittiğini hissettiğiniz yaştır, kadın erkek fark etmez gençliğin değil delikanlılığın diyorum çünkü delirme, çıldırma ve çıldırtma potansiyelinizde azalma olduğu kesin.
Yolun yarısıdır derler, kime göre neye göre bilinmez ama ben yeni zamanla birlikte yolun yarısı dediğimiz 35 mefhumunda artık biraz daha uzadığını bir 40’lara geldiğini düşünüyorum. Hatta kendine süper bakıp sinirleri çelik gibi olanlar için 50 bile olabilir yolun yarısı. Tartım başka yani biyolojik, fizyolojik ya da yağ oranına göre belirlemek istemiyorum yaş hesaplamasını : )
Ben bu yıl 40 olacağım inşallah, bu zamana kadar yediğim unutulmaz kazıkları bir kenara atarsak 40 yaşımın bana getirdiği her şeyi hevesle bekliyorum ve değiştiğimi ama gerçekten değiştiğimi hissediyorum. Yaş kemale erdi denilen hikaye 40 olduğu için midir? Peygambere bile 40 yaşında gelen bu lütuf, demek ki biz normal insanlarda bile bir şeylerin aymasının bence hediyesidir. Algılamak kadar güzel şey var mı bu dünyada diye yazarken iç sesim dedi ki ‘Özlen yapma algılamayanlar, algılayamayanlar ya da algılamıyormuş gibi yapıp artık algıları bile olmayanlar daha uzun yaşayacak.’
E sorun yok ki, sorun ne kadar uzun yaşadığında değil, ne kadar hissederek yaşadığında bence. Harbilik kavramı tam da onun gibi bir şey bence. -mış’lar, -muş’lar, falan’lar, filan’lar… Ağızda gevelenen kaçamak politik her türlü yan malzemeyi lugatından çıkardıysan ya da hiç koymamamışsan, 40’tan sonra da huzur bulamazsın doğruları söylediğin sürece. Ama velakin sakinlersin, elersin, temizlersin, çerçöp, boş, tın tın kutular kalmaz etrafında iyice bir hafiflersin.
Uzun yaşamak için gençlik yöntemleri peşinde koşmazsın belki ama spor yaparken, ağırlık kaldırırken daha dikkat edersin belki, kulaklığınla gezerken ruhuna iyi gelen müzikler seni mest eder. Bu dünyada nelerin neden olduğunu anlamak için geçmişte ne olmuş onu öğrenmek istersin, belki daha politik kitaplar okur bulursun kendini. Eğer sen kırışıklıkların ve yağ oranının peşinde koşmak istemiyorsan o zaman muhtemelen istemediğin hiçbir şeyi yapmamaktır belki de hayatının amacı. Öncelikleriniz vardır belki, keyifle, emekle, zevkle, araştıra, araya sora aldığınız bulduğunuz kitapları okumaktır mesela. Boş işler yapmaktansa yarım kalan kitabınızı okumak ve oradaki size öğrenme hissi veren heyecanlı karakterle buluşma hissi size daha çekici gelir belki.
Kitap okumanın gerçekten keyifli ve tutkunuysanız alışkanlığını bilmeyeniniz yoktur. Fakat yine de tempolu, çok trafikli, uzun ve yorucu bir günün ardından, televizyon kumandasına uzanmak bazen bir romana uzanmaktan daha kolay gelebilir. İşte gelmesin diyorum bende : ) Daha doğrusu ben demiyorum, Huffington Post güzelce sıralamış. Etrafınızda sizi hep aynı karşılayan hissiz insanlar varsa onlara takılmamak içinde kitaplar birebir çaredir mesela.
Evinde belli saatten sonra televizyon kumandasına iyi geceler demek isteyenler için bence bütün ışıklar çok iştahlı ve kışkırtıcı. Hele bir de bu alışkanlığı eşinizle yapıyorsanız değmeyin keyfinize, ‘paylaşmak güzeldir’in ve yaşlılığa ilişkin birbirini ihmal etmeyeceğinin göstergesidir. Peki ya bu alışkanlık çocuklara da geçtiyse işte o zaman kaymaklı kadayıf, ev kokusu gelir burnunuzun tam ucuna.
Hepinize iyi okumalar dilerim, keyifle.
İşte kitaplara karşı olan en beğendiklerim...
Lara ve Ali’nin annesi Özlen ben, başıma gelecekleri heyecanla ve hevesle bekleyen ve hep inadına #herseyasktan diyen…
6 ay sonra 40 : )
Paylaş