Paylaş
Markaların yaklaşımlarını, insan ilişkileri gibi uslüba bağlıyorum.
Kimi saldırgan, kimi tavizkar, kimi gözü bir şey görmez, kiminin rakabetten gözü dönmüş her yol mubah diyen, kimisi de var olma nedenine odaklanmış sadece işini yapan yani benim tabirimle kendi halinde...
Geçtiğimiz haftalarda bebek istismarı olduğunu düşündüğüm bir bebek bezi reklamına olan tepkimi paylaşmıştım sizinle. Gördüm ki sayenizde bir tek ben böyle düşünmemişim.
Hatta sosyal medyada da o kadar çok yazılıp çizildi ki, sonunda reklam durduruldu. Ne markaya karşıyım bir anne olarak, ne de ürüne...
Anneleri içine alan bir hedefleri var ama hepimiz uslüba takıldık kuşkusuz.
Hatta hepimiz bir ağızdan, “Bir bebek bezini pazarlamak için başka yol kalmadı mı reklamda kullanılacak?” dedik.
Tam da bugünlerden sonra, sıcağı sıcağına bir gözlem yaptım. Biz anneleri etkileyebilecek tek şey; gerçek, sahici ve uzman bilgilerdir. Birbirimizin deneyimlerini dinlemek ve değer vermekle birlikte, ürünlerin, kendilerini nasıl ve hangi içerikle anlattığı ile ilgileniriz genelde. Söz konusu çocuklarımız olunca; işler eğlence, sempati, espri gibi her ifadeyi geride bırakır, sadece işin faydası ve sonucu ile ilgileniriz. Kendi seçimlerimizde bile göz ardı ettiğimiz bazı şeyleri, estetiksel görünüm gibi, cazibe gibi, fiyat gibi...
Markalar ancak bu gerçeklikle aklımızda kalır, bir anlam ifade eder bizler için.
Çocuk söz konusu olduğunda da, ıspanak seçerken bile başka yaklaşırız olaya. Hatta süt seçimi yaparken de, cildine şampuan ya da nemlendirici seçerken de, mama seçimi yaparken de, bebek bezi için de…
Onlarla ilgili her şey önemlidir bizim için. Çocuklarımızın sadece beslenmesi değil, ileride bir birey olarak temizlik ve tuvalet alışkanlıklarını temelden etkilediğini düşündüğüm bebek bezi de, ne yiyip, içtiği kadar önemlidir biz anneler için.
Son derece bilgi sahibi olup, tekrardan konuya yaklaştığım bir toplantıya katıldım yakın günlerde.
8,5 yaşında bir kız çocuğu annesi olup da erkek çocuğu annesi olmaya hazırlandığım şu günlerde, hem bilgilerimi en baştan tazeleyip, hem de bir sürü annenin deneyimini ve uzmanların bilgilerini yakından takip ediyorum bir süredir.
Sahiciliğine inandığım tek bilgi kaynağı, benim için anneler ve işinin ehli doktorlarımız olmuştur.
Türk Çocuk Ürolojisi Derneği ve Huggies DryNites, gece alt ıslatma problemi yaşayan çocukları ve ailelerini “ÇOCUKLAR GÜLEREK UYANSIN” projesi ile bilinçlendiriyor…
Kızımla bu sorunu hiç yaşamamakla beraber, her konuda olduğu gibi bilgi sahibi olmak, çevremizde bilgi alışverişinde bulunmak ve çocuklarımızı takip edip olası sorunda hemen fark etmek açısından kendi adıma son derece faydalı bilgileri öğrenme şansı buldum.
Prof. Dr. Serdar Tekgül, biz annelerin psikolojilerini o kadar gerçekçi gözlemlemiş ki, aslında sadece bu konu değil, benzer her şey için, insan empati yapıp bakış açısını kontrol ediyor. Ben de kendimi kontrol eder buldum ne yalan söyleyeyim.
Yaptığı gözlemlerde, ailelerin bu sorunu görmezden geldiğini, “kaçırmıştır, olur öyle şeyler, ayağını üşütmüştür, çok sıvı içmiştir” gibi bazı rasyonellere dayanarak, aslında sorunu görmezden gelip, zamanını da geçirdiğimize dair çok gerçekçi bir tablo çizdi bütün samimiyeti ile.
Hani yüreklerimizden gelen şu ‘kondurmama’ meselesi var ya, zaman zaman, bu konu ya da başka her konuda da benzer bir tuzağa düşmeden, önlem alıp, gerektiğinde bir uzmana danışmakta fayda var görüşündeyim, bu gerçekçi paylaşımlardan sonra.
Bilgilenelim sevgili anneler, bilgilenip, deneyimlendikçe, hem kendimize, hem dostlarımıza faydamız olur. Annelerin tavsiyeleri ve deneyimleri kuşkusuz çok önemli bizler için.
“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” meselesi bence bu noktada başlıyor. İster markalar, ister anneler, ister uzmanlar olsun, paylaştıkça azalıyor sorunlar.
Deneyimleriniz varsa mutlaka paylaşalım ve birbirimizi haberdar edelim süreçlerle ilgili… Sonuçta biz annelerin tek amacı var, eminim “Çocuklar hep mutlu uyansın!”
Özlen ben, şu sıralar bütün algıları açık, bütün anneleri can kulağı ile dinleyen…
Paylaş