Paylaş
Bugün pek içlendim, Aralık ayında aralıklarım çok olur benim ara ara…
Bir bakarsın işimin başında, bir bakarsın evde sofrada, bir bakarsın aniden başka diyarda…
Öyle hızlı geçişlerle bir koşu gelip giderim, kendim bile şaşarım döndüğümde, gidivermişliğime.
Öyle oldu bugün de bir kahvenin kırk yıl hatırını da bilir, arayın da gelsin benim hatırnaz kızım dedi eli benekli yaşını almış tatlı yüzlüm…
Annem derdi ki, estetik ne kadar gelişirse gelişsin insanların yaşı hep ellerinden belli olur, bak ellerine, ellerine bir şey yapılamıyor, beneklerinden, renginden, kılcal damarlarından, dokusundan deri sanki kabuk değiştiriyor derdi. Hastalığı ilk ellerine nüksetmişti.
Vardım teyzeye, kahvemizi içiyoruz, yanında sakız reçelim…
Elleri ne güzel benekli benekli…
Sohbet sohbeti açarken, geçen bu zamanları ve şimdiyi konuşurken buldum kendimi onunla…
Biraz puslu ama sonra neşesine vardırdım yine sohbeti.
Dedim ki evet özetle bazı insanlar oldu hayatımda bir çırpıda girip gönlüme yerleşen sonra bir çırpıda uyanıp uzaklaştırdıklarım.
Hep değil ama zaman zaman sorarım: Niye bu yanılgı? Nerede yanıldım? Görmek istemediğim için mi görmedim yoksa işime geldiği gibi mi baktım?
Dedi ki bana, bir kuşun kendi cinsinden olmayan bir kuşla beraber uçmasının ve tane toplamasının sebebi nedir bilir misin?
Önce bir güzel anlattı, sonra da bana bir güzel seçme derleme hediye etti.
Ondan bana ise, benden de sizinle paylaşmak düşer.
Bir hekim demiş ki:
Çölde bir karga ile leyleği beraber gördüm.
Bu hale şaştım ve aralarındaki birlik, anlaşma nedir, bunu anlayayım diye hallerine dikkat ettim.
Şaşkın bir halde onlara yaklaştım, ikisinin de topal olduklarını gördüm.
Hele yurdu gökyüzü olan, iri doğan kuşu (Arif) ile yeryüzü harabeler kuşu olan yarasa (bilgisiz kişi) nasıl dost olabilirler dedim.
Biri her ayıptan arınmış tertemiz nur, öbürü her kapının dilencisi.
Biri ülker burcunda bir ay, öbürü gübre içinde bir kurt.
Biri yusuf yüzlü, öbürü de bugünün boya küpü, her saati başka biri.
Biri mekansızlık aleminde uçmakta, öbürü köpekler gibi samanlıkta yaşamakta yada bugünün sağda solda malım mülküm dikili ağacım yok diyeni….
Bülbüllere yakışan yer çayırlık, çimenliktir. Pislik böceğinin yurduda pisliktir.
Eğer sen benimle birlikte olursan, bazıları senin, benim aslımdan bir cins olduğunu sanırlar…
Kimileri işi düştüğünde işte bunu yaparlar ah be kızım dedi!
Ama sen, ama o…
Allah kimine bir mürşit vasıtasıyla pislikten, murdarlıktan, pak eder, arıtır gibi hisseder. Kimse bilmez, bilemeyiz kimsenin içinde ne olduğunu.
Kötü damarı, kötü huyu yolda kesip atan az vardır, sen diyorsun ya görmek mi istemedim? Kötü huylarınızı yolda kesmeye çabaladığınız ama şimdilik başaramadığınız zamana denk gelmişsiniz demek ki.
Yani diyeceğim o ki, o senden, sen de ondan alacağını almışsın.
Şimdi herkes yolunda uçar yeni göklere dedi.
Zaman içinde takıldığım sorunun cevabı nihayet bir manaya ulaştı, kabul!
En güzeli…
‘Kabulümdür’ dedim, içim çok rahat….
Sakın ha sanmayın bunu bir tür kuş tarifine bağlayacağımı.
Ne tavuk, ne bıldırcın işlemez bugün benden, ama ne yalan kuşlar gibi hafifledim.
Yeni kitabımdan şifa olsun diye içerim bir kuşburnu, atarım içine fırında kuruttuğum portakal dilimlerini.
Özlen ben,
Dalgalanacağım, durulacağım, sonra yine dalgalanacağım ama hiç eskisi gibi dalga dalga olmayacağım.
Nilüfer’in kızı, Lara ve Ali’nin annesi...
Paylaş