Paylaş
Henüz kavak yellerinin estiği yaşlarda sohbet içinde konuşmalara şahit oluruz, konu evliliğe geldiğinde "Sen eşini seçiyorsun, ailesini değil, ailesi ile evlenmiyorsun" diye çok kez duyarız...
O mantıkta büyümediğim için, hiçbir zaman mana verememişimdir, sadece eş seçtiğine.
Gayet de bal gibi aile seçiyorsun işte.
Her ne kadar kapın bacan ayrı olsa da, ’aile olmak’ aile olabilmenin manevi gücü ve güzelliği yalnızlıkla ölçülemeyecek kadar dolu dolu yaşanan bir duygu.
Pek tabii ki içinde gerçekten samimi duygular, sevgi ve saygı en doğal akışında ise.
Yoksa bu işlerde zorla güzellik olmaz ,zorla olursa adı üstünde güzellik olmaz.
Ben kendimi bildim bileli 16 yaşına kadar, annemin babaannesinin de bizimle birlikte yaşadığı evimizde bu çınar ağacının nasihatları ile büyüdüm, her biri tek tek yaşanmış, aklıma oya gibi işlenmiş.
Zaman içinde işime gelene uydum, işime gelene uymadım,her genç gibi ben de nasihatları kendi istek ve beklentilerime göre değiştirdim, biçimlendirdim, yorumladım ve uyguladım.
Günler, aylar, yıllar geçtikçe, her yaş aldığında o nasihatları yorumla biçiminde değişiyor aslında.
Sen de eğiliyorsun, bükülüyorsun, törpüleniyorsun.
Ama hiçbir zaman istediğin ve istemediğin hiçbir şeyden vazgeçmiyorsun.
Eğer hayat sınavsa hayatın içinde her renk varsa, bugün ona, yarın bana, öbür gün sana, başına gelen her şeyi kabullenerek yoluna devam ediyorsun.
Ayrılık gibi, doğum gibi, ölüm gibi, her türlü kazanç ya da kayıp gibi.
İşte bunları farkına varmaya başladığında, yaşınla birlikte her şeyin hayat içindeki doğal değişiklikler olduğunu özümsemeye başlayınca sen de büyüyorsun, olmaya başlıyorsun.
"Ateş düştüğü yeri yakıyor!" boşuna söylenmiş bir laf değil kulağa ne kadar doğru ve mantıklı gelse de, yaşanmadan gerçekliğini anlamak imkansız, sadece atasözü olarak kalıyor hatırda.
Ama ateş içini bir yaktı mı, o atasözü artık sözlükteki yerinden düşüp tam kalbine saplanıyor, daha önce bunu yaşamış sayısız bir dolu insan gibi.
Bazı kayıpları, ayrılıkları erken yaşadığıma üzülürken, yıllar geçtikçe bugünlere geldiğimde bakış açım çok değişti.
İnsanın yaşam sürecinde, çoğunluğun yaşlandığında deneyimlediği olayları, gençken yaşamış olmanın bana kazandırdığı mukameti ve soğukkanlılığı, kabullenişi ve her şeyin bir sebebinin olduğunu o kadar iyi öğrendim ki, bunun bir armağan bir şans ve şükredeceğim minnet olduğuna inanıyorum çok uzun zamandır.
Babamızı kaybedeli iki hafta oldu...
Vardığım nokta, içim huzurlu, yaşadığımız bol acı, tatlı hatıralar kalbimde, aklımda, albümlerdeki mutlu yüzlerde saklı.
Zaman akıyor, her şey olması gerektiği zamanda olması gerektiği gibi gelişiyor.
Ve diyecek tek bir şey kalıyor,
Bir ağlarız, bir güleriz,
Çünkü biz bir aileyiz...
11 aylık Ali’si pıtır pıtır yürüyen, kızı 10 yaşına gelen hem eski, hem yeni anne Özlen...
Paylaş