Paylaş
Neden birbirini her zamanki kadar çok seven çiftlerin bile bir süre sonra cinsel arzuları biter?
Haklısınız, ödenmesi gereken faturalar, kariyer basamakları, işin içine karışan anneler-babalar hatta aşkın meyvesi olarak dünyaya gelen çocuklar da pek yardımcı olmaz iki kişi arasındaki aşkın alevlenmesine.
Bana en çok sorulan sorudur; cinsel hayatımızı nasıl canlandırabiliriz? Ahh keşke basit bir formülü olsa, mumları yakıp romantik müzik koyduğumuzda ya da seksi iç çamaşırları ile ortaya fırladığımızda tekrar birbirimizi deliler gibi arzulasak. Ne yazık ki yok.
Güvenlik, bağlılık, sürdürülebilirlik gibi temel ihtiyaçlarımızla birleştiğimiz, kaşına gözüne bayıldığımız, gülerken çenesindeki kıvrıma aşık olduğumuz kişi bir süre sonra arzulanan olmanın çok uzağında kalabiliyor. İnsanız tabii, oburluk belki ama bizim olan, bir sure sonra bize artık o kadar da ateşli gelemeyebiliyor. Kadın/erkek hepimizin yeniliğe, maceraya, gizeme, riske ihtiyacı var. Evlilikle kazandığımız sosyal statü, çocuk sahibi olmak bize yetmiyor da bunların yanı sıra hem sırdaş, yakın dost, hem tutkulu sevgili, hem de birlikte ağız dolusu güldüğümüz kişiyi istiyoruz .
Oysa güvenlik, tutku ve gizem üçgenine sahip olmak için farklı yerlere değil aynı yere farklı bakmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Hayat arkadaşımızla aynı noktada durduğumuz yeri zenginleştirmek yani benim anladığım.
Yapılan araştırmalara göre arzuyu canlı tutmak için; zaman zaman uzak kalmak, bir aradayken de mesafeli kalmayı bilmek ve bu şekilde partnerinizde hayran olduğunuz/olacağınız şeyleri keşfetmek (yeteneği, becerisi, gücü, sosyal ortamlarda diğer insanların ona bakış şekli, ebeveynliği vb.) ve tabii bu koşturmacalı hayatın içinde ona özel zamanlar ayırmak, yaratmak gerekiyor.
Eleştirel bakış açısını bir tarafa bırakıp, olumsuza değil olumlu olana odaklanmakla başlayabilirsiniz mesela. Zaman yönetimi olmayan birine, marketten su alıp çıkmasının neden 40 dakika sürdüğüne dair kaç kez söylenebilirsiniz? Kabul edin değişmeyecek! Ama aynı kişi, siz arkadaşlarınızla vakit geçirebilin diye tatiller organize edip, çocuğun bakımını memnuniyetle üstleniyorsa alın işte size farklı bir bakış açısı. O adamı sakın bırakmayın, bu yaptığından daha seksi bir şey düşünemiyorum.
Hiç birimiz anne veya babamızla yatağa girmek istemeyiz. O zaman neden eşimizin anne veya babası gibi davranmaya soyunuyoruz?
Arzunun en büyük düşmanı ebeveyn partnerler, biliyor muydunuz? Sebze yemesi için nutuk çekmeyi bırakın, yemesi gerektiğine inansa yerdi. Ya da araba kullanmasını eleştirmekten vazgeçin, henüz arabanın kaç beygir gücünde olduğunu merak eden bir kadınla tanışmadım. Birbirimizin sorumluluğunu alırken rolleri karıştırıp anne/babalığa soyunuyoruz. Hasta olmakla tehdit edip, sürekli onu giy bunu ye demek çok itici. Hele bir de hasta olduğunda, ben sana demedim mi diyorsanız sonsuza dek sekssiz yaşarsınız benden söylemesi.
Sevdiğimiz adam/kadınla alışılageldik seksi, erotik bir eylem haline getirmek mümkün mü? Bu bir haz paylaşımı ise ve aşkın dili; fiziken ve ruhen çıplaklıksa eğer içine hayalgücü, gizem, oyunculuk, merak, yenilik katmak bize kalmış.
Hayatın gerekleri yeteri kadar zor, bu zorluklarla birlikte baş etmek üzere yola çıktığınız, sevdiğiniz adam/kadın şimdi yanınızda. Dönün ona bir bakın. O sizin rakibiniz değil, çocuğunuz değil, düşmanınız hiç değil. O baktığınız kişi sizin hayat arkadaşınızsa eğer, tam da o baktığınız noktadan arzuyu görmek, hissetmek için tozlanmış rafları temizlemenin tam sırası! Unutmayın, bir ilişki terapistinin söylediği gibi; ön sevişme, bir önceki orgazmdan hemen sonra başlar!
Flört edin biraz, baştan çıkartmayı tamamen unutmuş olamazsınız :)
Paylaş