Paylaş
Sıkkın bir şekilde oturmuş, boş gözlerle bakınıp, arada çayından yudum alarak konuşuyordu yanımdaki tatlı kadın. Sanki ne desem, ne olsa daha iyi hissetmeyecek gibiydi. Kendisine sürekli duygusal tacizlerde bulunan erkek arkadaşını anlatıyordu.
Olmayacak birini oldurmaya çalışmanın o da farkındaydı. Bir sarmalın içine girmiş benzer şeyleri tekrarlıyordu. Adam güzel kızımıza son derece kıymetsiz davranırken, kızımız alttan alarak ilişkiyi kotarmaya çalışıyordu. Onu dinlerken ne kadar güzel bir kadın olduğunu, aldığı zorlu eğitimler üzerine durmayıp kendini nasıl geliştirdiğini ve işinde ne kadar başarılı olduğunu, ailesi ile birlikteyken nasıl da onların gözbebeği olduğunu düşündüm.
Üstelik çevresini saran dostlarını saymıyorum. Sahip olduklarını görebilecek durumda değildi, ona göre hayatında kocaman bir boşluk vardı; hayatını tamamlayacak bir erkek!
Gerçekten öyle biri var mı yoksa biz gerçek dışı bir masal kahramanı mı arıyoruz yıllardır? Biri gelecek ve dünyamız birden değişecek ve sonsuza dek mutlu mu olacağız? Bir liste mi var tik atmamız gereken? Oku, işe gir, para kazan, birini bul, evlen ve çocuk yap. Toplumsal baskılar enfes çalışıyor bu uğurda. Söz dinlemez hormonlarımız da…
Kendi içimizdeki boşluğu doldurmadıkça bir kadının veya bir erkeğin bize iyi gelmesi mümkün mü? Kendi zayıflıklarımı görmeden, kabul edip üzerinde çalışmadan, kısaca kendimi iyileştirmeyi öğrenmeden biri bana iyi gelebilir mi? Hayattan zevk almazsam hayatıma aldığım adam beni zevkten havalara uçurabilir mi? Hayatın zorlu dönemeçlerinden tek başıma geçmeyi beceremezsem birinin omzunda yük olmaktan ya da birilerini omzumda yük olarak taşımaktan ileri gidebilir miyim?
Kafamda deli deli sorular…
Bazen içimde farklı karakterlerde kadınların yaşadığını düşünüyorum. Biri ağlamaktan yere yapıştığında, diğeri havalı bir şekilde saçlarını savuruyor, biri korkudan yorganın altına saklanmışken öteki savaş baltalarını kuşanmış cesur yürek! Galiba ben en çok yaşama ve içimdeki güce inanarak devam edebiliyorum. İçimdeki müthiş yaşam gücüne tutunuyorum. Başlamak, bitirmek, devam etmek, hayattan zevk almak, yaşamı mizahla karşılamak ve gülüp geçebilmek için önce kalbimi kendime açıp, kendimi kucaklıyorum. Senin sevmediğini kim sever mantığı çok işe yarıyor, tavsiye ederim :
Şimdi evrene hayatımızın aşkını istiyorum mesajını göndermeden hemen önce ben biraz dışarı çıkıp yürüyeceğim ve düşüneceğim. İçimdeki şahane ben ile sohbet etmeye çalışacağım. Siz nasıl beceriyorsunuz hayatta kalmayı, ilişkileri veya ilişkisizleri yönetmeyi? Yazsanıza bana belki birlikte çıkabiliriz işin içinden :)
Paylaş