Paylaş
Her gün yeni bir evlilik ya da ilişki içi şiddet vakasına medya aracılığıyla şahit oluyoruz. Çoğunlukla da bir eşin diğer eşe yani erkeğin kadına uyguladığı şiddeti duyuyoruz. Şiddetle ilgili çalışan pek çok resmi ya da sivil toplum kuruluşu önleyici ve sonrasında koruma amaçlı çalışmalar yürütmeye çalışıyor. Ne yapılırsa yapılsın şiddetle ilgili çalışmaların yetersiz kaldığını ve tam bir çözüme ulaşmadığını görüyoruz. Peki, bilimsel araştırmalar ne gösteriyor? Araştırmalara göre şiddetle ilgili doğru bilinen yanlışlar neler? İlişkide şiddeti inceliyoruz!
Erkekler ve kadınların ilişkide uyguladığı şiddet miktarını ölçmek için bir araştırma yürüten sosyologlar Straus ve Gelles’in yaptığı araştırmaya göre erkeğin ve kadının şiddetli davranışlarda bulunma sıklığı aynıydı. Ancak New York üniversitesinden Dr. Vivian ve arkadaşlarının yaptığı bir başka önemli çalışmada erkek şiddeti kadın şiddetine göre çok daha fazla zarar vericiydi. Eşleri tarafından şiddete uğrayan kadınlar yaralanıyor ve dövüldükten sonra tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyuyordu. İlişkideki şiddet erkeklerin değil ama daha çok kadınların ölümü ile sonuçlanabiliyordu.
Erkeklerin kadınlardan fiziksel olarak daha güçlü olduğu ve erkeklerin şiddeti bir kontrol aracı olarak kullanmak üzere yetiştiği düşünülürse kadınların erkeklere şiddet uygulamasının ne kadar zor olduğunu anlayabiliriz. Hatta sanırım hepimiz “kadınlar da erkeklere şiddet uygular” savını hayal edemeyecek kadar yanlış olduğunu biliyoruz. Ayrıca kadınlar tarafından uygulanan şiddetin genellikle kadının kendini savunmak ve korumak amacı ile karşılık vermek olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla sayıca sıklığı eşit gibi görünse de bütün heteroseksüel ilişkilerde şiddet varsa bu çoğunlukla erkeğin kadına uyguladığı bir davranıştır diyebiliriz.
Gottman laboratuvarında ilişkisinde şiddet olan çiftlerle yapılan çalışmalar iki farklı ilişki içi şiddet türü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bunlardan biri Karakterolojik şiddettir. Bu şiddet türünde erkek kadından üstündür. Şiddeti kadını kontrol etmek ve korkutmak amacı ile yapar. Kadın için çok tehlikeli bir durumdur. Bir durumdan bağımsız ve nedeni olmaksızın kısaca “gözünün üzerinde kaşı olduğu” için ortaya çıkabilir. Genellikle erkek kadını duygusal olarak istismar eder ve var olan şiddetten partnerini sorumlu tutar. Ciddi yaralanmalarla hatta ölümle son bulabilir. Burada şiddeti uygulayan fail, uygulanansa kurban durumundadır. Bu çiftlerle asla çift terapisi yapılmaz. Çünkü bu ilişkide çözülebilecek herhangi bir problem yoktur. Kronik şiddet vardır. İlişkinin değişebileceğini erkeğin değişeceğini düşünmek sadece hayaldir.
Diğer şiddet türü ise Durumsal Şiddettir. Evliliklerin % 70 inde evlilikleri boyunca 1-2 defa görülen şiddet türüdür. Karakterolojik şiddetten oldukça faklıdır. Burada bir konuda anlaşamayan ve tartışan çift çatışmanın belli bir noktasında şiddet içeren bir harekette bulunabilir. Kolunu sıkmak, elindekini fırlatmak gibi. Burada dikkat edeceğimiz şey eşlerin birinin diğerinden üstün olmadığı ve eşlerin korku ve kontrol altında hissetmemesidir. Asla karşıdaki eşi korkutmak ve onu kontrol altına alma amacı ile yapılmaz. Genellikle iletişim ve çatışma becerilerinin eksikliğinden kaynaklanır. Tekrar etmez. Ve ciddi yaralanma ile sonuçlanmaz. Çift terapisi yapılabilir. Çiftler çift terapisinde iletişim ve tartışma becerilerini öğrenerek tartışmanın yükselmesini engelleyebilirler.
Uzmanlar yaptıkları açıklamalarda bütün şiddet gösteren erkekleri hepsi aynıymış gibi tanımlasa da John Gottman’ın yaptığı çalışma bize şiddet gösteren erkeklerin farklı özellikleri olduğunu gösteriyor. Gottman karakterolojik şiddet kapsamında iki farklı şiddet uygulayan grup ortaya çıkarıyor. Bu iki farklı grubun da kendine özgü özellikleri olduğunu saptıyor ve bu özelliklerden dolayı onlara ‘Kobralar’ ve ‘Pitbullar’ adını veriyor.
İlişkide şiddet gösteren erkekler arasında en tehlikeli, korkutucu ve kriminal sonuçlar yaratabilecek olan gruptur. Kobra diye adlandırılmasının sebebi bu kişilerin eşlerine şiddet göstermeden hemen önce saldırganlaşmalarına, küfür ve hakaret etmelerine rağmen kalp atışlarının son derece yavaşlaması ve çok sakin olmalarıdır. Bu kişiler tıpkı bir kobranın az sonra saldıracağı kurbanına odaklandığı gibi dikkatini odaklamış ve sakin bir hale geçerler. Yalnız eşlerine şiddet göstermekle kalmaz hayatlarındaki başka kişilere de oldukça şiddetlidirler.
Şiddetten zevk aldıklarını ve dürtüsel bir kontrolleri olmadığını söyleyebiliriz. İstedikleri bir zaman istedikleri bir şeyi yapmalarına engel teşkil ederse eşlerini döver ve duygusal olarak istismar ederler. Dövdükten sonra özür dileyebilirler ancak bir özür hissetmezler. Kobraların bir kısmı “psikopat” olarak tanımlanabilir. Pişmanlık ve üzüntü hissetmek veya başkalarının duygusunu anlamak gibi bir kapasiteleri yoktur. Onlara bir şey olmadıkça korku duygusunu da hissetmezler. Eşleri ile yakınlıkları oldukça azdır. Terkedilme korkusu yaşamaz ve asla kontrol edilemezler. Çocukluklarına bakıldığında antisosyal davranışlar, madde ve alkol kötüye kullanımı, fiziksel ve duygusal istismara uğrama oranı yaygındır.
Kobraların eşleri genellikle korku ve depresyon duygusunu yoğun olarak yaşarlar. Onların bu ilişkiden ayrılamama sebeplerini ekonomik yetersizlik olarak açıklamak yetersiz kalacaktır. Hatta çoğu kobra ekonomik olarak eşine bağlıdır. Eşlerinin değişeceğini düşünmeleri ve kobranın ilişkiden bağımsız halleri kadınları bu ilişkiye bağlı tutabilir. Ancak asla değişmezler.
Şiddet göstermeden önce sözel olarak agresifleşmeye başladıkça kalp atışları artan gruptur. Yavaş yavaş baskı kurmaya ve korkutucu olmaya başlarlar. Bu erkekler bize kurbanına saldırmadan önce giderek agresifliği artan pitbulları anımsatır. Pitbulların eşleri kobraların eşleri kadar gözü korkmuş değillerdir. Onlar da eşleri ile tartışmaya girerler. Kobraların tam tersine pitbullar eşlerine bağımlıdırlar. En büyük korkuları terk edilmektir. Kıskançlık paranoyaları ileri boyuttadır eşlerinin onları aldatacağını düşünür ipuçları bulmaya çalışırlar.
Kobralardan daha az şiddetli gibi görünse de pitbullarda eşlerinin hayatına kast etme ve öldürme gibi eylemleri gerçekleştirebilirler. Çocukluklarına bakıldığında antisosyal özellikler görülür ve mutlaka babanın anneye şiddetine tanık olmuşlardır. Kadınların bu ilişkide kalma sebepleri genellikle onlardan kurtulamamaktır. En büyük korkuları terk edilmek olan kobraların ayrılık durumlarında eşlerini yaralama ve öldürme girişimlerinde bulundukları görülür.
Uzman Psikolog Özge Altan Aytun
Paylaş