Paylaş
Aşağılanma tanım olarak, kendini başkalarından daha aşağıda hissetme duygusudur. Kendi başınıza bir hata yaptığınızda belki üzülür ya da öfkelenirsiniz ancak bu bir başkasının huzurunda olduğunda aşağılanma duygusunu hissetmenize yol açar. Bu illa bir düzeltme ya da başka birinin bu duruma şahit olması demek değildir. Karşı taraftan gördüğünüz spesifik bir aşağılama ya da iğrenme bakışı, taklit edilme veya alay edilme de aşağılanma duygusunu hissettirir.
Kendi deneyimlerinizden de hatırlayacağınız üzere, aşağılanma oldukça olumsuz bir duygu durumudur. Buna rağmen diğer duygulara göre üzerinde daha az çalışma yapılan bir alandır. Örneğin diğer olumsuz duygular için yapılan çalışmalar bu duyguların etkilerini ortaya koymuştur. Öfke sağlığınızı olumsuz etkiler, kaygı performansınıza zarar verir, kıskançlık ilişki çatışmalarına yol açar, korku ise bir fobi geliştirmenin adımlarından biri olabilir.
Aşağılamanın başka olumsuz etkileri nelerdir? İlk olarak Prof. John Gottman’ın çiftlerle yaptığı çalışma bize bu konuda önemli bilgiler veriyor. Bu çalışmaya göre, eşlerin birbirini sürekli aşağılaması boşanmayı açıklayan en kuvvetli faktörlerden biri. Çalışmanın bir diğer önemli sonucu ise bir sene boyunca eşi tarafından aşağılanmaya maruz kalmış kişiler, maruz kalmayan eşlere göre ertesi sene daha fazla bulaşıcı hastalığa yakalanıyorlar. Yani aşağılanmak bağışıklık sistemini bile olumsuz etkiliyor.
Son zamanlarda yapılan bir diğer çalışma ise aşağılanmanın beyin üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Amsterdam Üniversitesi’nden Psikologlar Marte Otten and Kai Jonas elektroensefalogram (EEG) ile çeşitli duyguları tetikleyen senaryolara maruz kalan grupların beyin dalgalarını karşılaştırıyor. Yani mutluluk, öfke ya da aşağılanma senaryolarına maruz kalanların EEG’leri karşılaştırılıyor. Bu çalışmadaki aşağılama senaryosu şöyle: “İnternetten tanıştığınız flörtünüz ile kararlaştırdığınız yerde ilk defa buluşacaksınız. Flörtünüz size şöyle bir baktıktan sonra arkasını dönüp oradan hızlı hızlı uzaklaşıyor.” Gerçekten de aşağılanmış hissettirecek bir durum. Bu araştırmacılar, katılımcıların tepkilerini beyinlerindeki negatif duygulanıma ve bu duygulanımın şiddetine göre değerlendiriyor. Bu üç duygu durumunu karşılaştırırken, katılımcıların aşağılanmaya karşı tepkilerinin öfke ve mutluluktan daha olumsuz ve mutluluktan daha şiddetli olduğu görülüyor. Bu araştırmaya göre beynin aşağılanmaktan hoşlanmadığını anlayabiliyoruz. Aşağılandığınızda sadece kötü hissetmiyor, aynı zamanda beyninizin ne kadar aktive olduğu da diğer duygu durumlarından daha fazla göze çarpıyor.
Başkalarının önünde onlardan daha aşağıda bir pozisyonda hissetmek büyük ihtimalle size kötü gelecek. Ama eğer aşağılama yapan kişi iseniz karşı tarafa verdiğiniz zarar düşündüğünüzden daha fazla olacaktır. Eğer bir hedefe ulaşmak için bunu yapıyorsanız büyük ihtimalle başarıya ulaşacaksınız. Ancak bunu arkadaşınızın, eşinizin ya da çocuğunuzun iyiliği için onların hatalarını sürekli düzelterek ya da onları daha aşağıda hissettirerek yapıyorsanız bu yanlış olacaktır. Önemsediğimiz insanların hatalarını düzeltmenin ve onları doğru yola sevk etmenin çok daha kibar ve centilmen yöntemleri vardır.
Şimdi bu araştırmadan ne ders çıkarmalıyız? Aşağılandığınız zaman hem psikolojik hem de fizyolojik olarak zarar görüyor, aşağıladığınız zaman aynı zararı karşı tarafa veriyoruz. Bu durumda kaldığınız zaman kendinizi korumak için yapabileceğiniz şey bunu öncelikle sizin iyiliğiniz için yaptığını düşünen karşı tarafa size hissettirdiği olumsuz duyguyu ifade edebilir ve bunu bir daha yapmamasını isteyebilirsiniz. Çünkü size iyilik yapmaya çalışırken aslında büyük bir kötülük yapıyor. Aşağılamayı yapan taraf iseniz bunu hemen bırakmalı insanlara böyle hissettirmeden onları takdir ederek doğru yolu göstermenin yolları üzerine düşünmelisiniz.
Uzman Psikolog Özge Altan Aytun
Paylaş