Paylaş
Aslında vajen dokusu bir bebeğin başının çıkabileceği kadar genişleme kapasitesine sahip esnek bir dokudur dolayısıyla bir penisi de rahatlıkla içine alabilir. Ancak korku ve kaygılar beyinde sürdüğü sürece vajen penisi kabul etmeyecektir. Dolayısıyla bu tür hastalarda sorunun temeli psikolojik nedenlerde yatmaktadır. Yıllarca vajinusmuslu vakalarda sorunun organda olduğu sanılıyordu. Halen bu düşünceye sahip kişiler olsa da yaygın gözlem ve araştırmalar sorunun psikolojik yönünü ortaya koymaktadır.
Vajinusmus rahatsızlığına sahip kadınlar; genellikle sorunlarıyla ilgili yanılgılara sahiptir. Bu kişiler; vajenlerinin sımsıkı kapalı olacağını, bu fiziksel durumdan dolayı birleşmenin gerçekleşemeyeceğini, diğer kadınlardan farklı bir durumda olduklarını, olası bir cinsel birleşimde kızlık zarı adı verilen dokunun şiddetle hasar göreceğini, aşırı bir kanama olacağını ve tüm bunların neticesinde acı çekeceğini düşünebilirler. Oysa tüm bunlar gerçeği yansıtmamaktadır. Yanılgıdan doğan kaygılar kadın psikolojisi ve duygu durumunu esir alır ve bu korku fizyolojik etkilere sebep olur. Panik atak benzeri bulgular ortaya çıkar. Bazı vakalarda kadın kasılır, donup kalır, bacaklarını kapatır, eşini itebilir, ağlama hatta kaçma gibi eylemler ortaya çıkar. Tüm bu olaylar neredeyse her cinsel ilişki denemesinde tekrarlanır ve çiftlerin hayatında büyük bir mutsuzluk kaynağı olur. Bu tür davranışlar eşler arasındaki uyum, mutluluk ve birlikteliğe zarar verebileceği için bu rahatsızlığın mutlaka tedavisi edilmesi gerekir. İyi haber şudur ki; bu hastalık %100 tedavi edilebilir, çözümü olan bir hastalıktır.
Vajinusmus tedavisini vajende yapmaya çalışmak yanlış bir yoldur. İyileşme psikolojik olarak gerçekleşmelidir. Bazı hastalar sorunun nedeninin kızlık zarından kaynaklandığını ve bu yapının cerrahi olarak alınmasıyla kanamadan kurtulacaklarını düşünürler. Halbuki kızlık zarı embriyojenik bir kalıntı olup ortası delik ve esnek bir dokudur. Böyle bir operasyonun yapılması hastalığa olumlu etki etmeyecek, sorunu çözemeyen bireyde umutsuzluk artacaktır.
Bir diğer yanlış uygulama anestezi altında cinsel birleşme sağlamaktır. Böyle bir durumda cinsel birleşme olsa da akabinde sorun yine devam edecektir. Üstelik böyle bir ilişki sağlıklı bir cinsel ilişki olarak nitelenemez. Bireyde olumsuz bir duygu uyandırır ve çift arasındaki sorun birken iki olur.
Bir diğer uygulama vajinaya botoks uygulanmasıdır. Bu uygulamada problem vajinal kasların kasılmasıyla ilgili düşünülür ve vajina girişindeki birkaç güçsüz kasa 4-6 ayda bir botoks uygulanır. Bu uygulama kasılmanın önüne geçerek birleşmeyi sağlasa da gözden kaçırılan en önemli şey kadının psikolojik olarak vajinusmus sorununu aslında yaşamaya devam ediyor olacağıdır. Sorun yalnızca teknik olarak çözülmüş olur bu da tedavi değildir. Buna bağlı olarak cinsel isteksizlik, orgazm sorunları, çeşitli cinsel işlev bozukluğu sorunları ortaya çıkar.
Bir diğer uygulama doktor gözetiminde sakinleştiriciler ve kayganlaştırıcılar kullanarak, hekim yardımıyla birleşmenin gerçekleşmesidir. Böyle bir durumda birleşme gerçekleşse de çiftlerin mahremiyeti zarar göreceğinden psikolojik sorun şekil değiştirerek devam edecektir.
Unutulmaması gerekir ki cinsel birleşmede asıl olan çiftin birbirlerine ruh ve bedenen aşk ve sevgi armağan etmesi, birlikte haz alınmasıdır. Kaygı ve korkular çözümlenmeden sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam oluşmaz.
Vajinusmuslu vakalarda öncelik jinekolojik muayenedir. Hastaların %99’nda fiziksel bir probleme rastlanmaz. Tedavi cinsel terapi uzmanı tarafından gerçekleştirilmeli, kaygı ve korkular, geçmişten gelen bilişsel sorunlar çözümlenmelidir. Düşünce değişimini duygular takip edecek, fiziksel değişim de neticeyle gerçekleşecektir.
Vajina da vücudun değerli bir organıdır ve tedavi amacıyla ıstırap verici ya da uygunsuz işlemlere maruz bırakılmamalıdır. Bu hastalık organın kendisinden kaynaklanmamaktadır. Vajinusmus vücudun bir koruma mekanizmasıdır ve tamamen tedavi edilebilir bir hastalıktır. Vajinismus kader değildir…
Paylaş