Paylaş
Rahim ağzı kanserinden ortalama %90 gibi yüksek bir oranla HPV(insanda siğil yapan virüs) sorumludur. Ülkemizde HPV pozitifliği %4.39’dur. HPV virüsünün 200’ün üzerinde tipi mevcut olsa da ancak bunların içinde 15 tanesi rahim ağzı kanserinden sorumludur. Özellikle 16 ve 18 numaralı virüsler bu kanserin başlıca (%70) sebepleri arasındadır.
Peki HPV neden ve nasıl bulaşır ? Ondan nasıl korunacağız ? HPV bulaşması en çok cinsel yolla; daha doğru bir ifadeyle deri teması ile olmaktadır. Cinsel hayatı aktif olan bireylerin %80-90’na hayatlarının bir döneminde bu virüs bulaşacaktır, Ancak bu virüs %90’a yaklaşan oranlarda insan vücudu tarafından yok edilir. Ancak %10 civarında direnç gösteren grup kanser öncesi lezyonların oluşmasına sebep olur. Böyle bir durumda mutlaka zamanında tedavi olunması gerekir. Sigara kullanımı da bu virüsün rahim ağzındaki etkinliği 8-10 kat arttırmaktadır. Ayrıca doğum kontrol hapları da bu virüsün rahim ağzındaki etkinliğini artırmaktadır.
HPV enfeksiyonunda tip 6 ve tip 11 genital siğillerden sorumludur. Böyle bir oluşum genital bölgede veya penis çevresinde görüldüğünde hiç zaman kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Çünkü bu siğiller çok hızlı bir şekilde yayılır ve yayıldıkça tedavi sonrası tekrarlama şansı çok yüksektir. Tekrarlayan siğiller bireyleri psikolojik olarak da olumsuz etkilemektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı siğil varlığında partner tedavisi önemsenmelidir. Bununla birlikte aynı evi paylaşan insanlar için çamaşırların ayrı yıkanması, tuvalet sonrası oturma alanının çamaşır suyu gibi temizleyicilerle temizlenmesi gerekir. Diğer bir önemli önlem el hijyeninin sağlanmasıdır. Siğil görülen kişilerde kaşınma gibi davranışlar olabilir, bu sebeple virüsler tırnak altına tutunarak el temasıyla başka kişilere bulaşma fırsatı elde ederler. Siğil tedavisi sona erene dek cinsel temastan uzak durmakta yarar vardır.
Siğil varlığında yapılması gerekenlerin neler olduğunu şöyle sıralayabiliriz :
Siğiller bazen sifilis enfeksiyonları ile karışabilmektedir bu nedenle TPHA testine müteakiben siğillerden birinin patolojik incelemeye gönderilmesi gerekir. Geri kalan siğillerin ise yakılması tercih edilir. Lezyonların kökü yakılmadığı zaman tekrarlama olasılığı yükselecektir. Yakma işlemini takiben kişi kendisini iyi takip etmeli kuşkulandığı en ufak bir oluşum olursa hiç vakit kayıp etmeden doktoruna başvurmalıdır.
Bu virüsten korunmanın en etkin yolu özellikle 9-13 yaş arası hem kız hem erkek çocuklarının aşılanmasıdır. HPV aşısının 15 yaş altında iki doz 6 ay ara ile yapılması yeterlidir ancak 15 yaştan sonra sonra yapılan aşılar 3 doz şeklinde olmaktadır.
Peki yaşımız ilerlediyse aşı olabilir miyiz ?
Bu aşı 45 yaşa kadar yapılabilir, ancak tercihen kişinin cinsel hayatı başlamadan bu aşıyı olması etkinliğini artırmaktadır. Bir diğer akla gelen soru ise; HPV enfeksiyonu geçirenlerin bu aşıyı olup olamayacağıdır. Cevap, evettir. Ancak aşının tedavi ediciği bir özelliği yoktur. Ancak yapıldığında kişiye olası yeni bir virüs bulaşmasını önler.
Kadınlar bu aşı ile rahim ağzı kanserinden %85-90 oranında korunmuş olurlar. Ancak mutlaka tercihen 1-3 yıl arası smear testi (rahim ağzı hücresel tarama testi) ile 30 yaştan sonra HPV DNA testinin yapılması, olası hücresel değişiklikler varsa ihmal etmeden gerekli tetkiklerin yapılması gerekir.
Testlerde hücresel değişiklik ve özellikle HPV16-18 varlığı söz konusuysa kolposkopi (bu işlem de rahim ağzı değişik boya maddeleri kullanılarak hem yapısal hem damarlarda değişiklikler saptanılır) yapılması gerekir. Bu işlem neticesinden nerelerden biyopsi yapılması gerektiği anlaşılır. Biyopsi sonucuna göre eğer 1. Derece değişiklik varsa (CİN I veya LGSİL) 6 ayda bir smear testi yapılması yeterli olabilir. Eğer 2. düzeyde değişiklik mevcutsa (CİN II veya HGSİL) LEEP ismi verilen elektrokoter ile rahim ağzının ortalama 5-7 mm’lik dokusu alınır. Eğer cerrahi sınırlar temiz ise işlem yeterlidir. Ancak 3. Düzey veya Rahim ağzı kanser başlangıcı mevcutsa kişinin çocuk sahibi olma isteği de dikkate alınarak koruyucu operasyon uygulanabilir.
Sonuç olarak rahim ağzı kanserini önlemek ve tedavi etmek mümkündür. Yeter ki bunun farkında olalım ve sağlığımız için gerekli tedbirleri alalım. Bu tedbirler sayesinde hastalığa yakalanma olasılığımızı düşürmek mümkündür.
Paylaş