Op. Dr. Hüseyin Ceyberi
Op. Dr. Hüseyin Ceyberi
Op. Dr. Hüseyin CeyberiYazarın Tüm Yazıları

Gebelik ve beslenme

Gebelik bir kadına verilen en güzel armağanlardan biridir. Bu dönem başlı başına kendine özgü bir süreçtir. Bir yanda büyümekte olan bir bebek diğer yanda ise bir kadının anne olma süreci gelişmektedir. Böyle bir dönemde hem zihinsel, ruhsal ve sağlık hem de fizyolojik sağlık ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu yazıda vücut sağlığı ve beslenme ilişkisini birlikte inceleyelim.

Haberin Devamı

Sağlık ve dengeli beslenmenin gerçekleştiği bir gebelik sürecinde 7-14 kilo almak gerekir. Hiç kilo almamak veya aşırı kilo almak gebeliğin seyrini olumsuz etkiler. Örneğin gebelik şekeri, yüksek tansiyon ve buna bağlı gebelik zehirlenmesi, erken doğum, düşük, kilolu bebek doğumu gibi birçok istenmeyen sorunlarla karşılaşmak olasıdır.

Peki gebeler nelere dikkat etmelidir?

Aslında bu soruya verilecek yanıt oldukça basittir. Üç beyazdan uzak durmak en temel konudur. Beyaz unun girdiği her türlü gıdadan uzak durulmalıdır. Beyaz ekmek, simit gibi fırın ürünleri, bisküvi kek gibi ambalajlı gıdalardan uzak durulmalıdır. İkinci beyaz işlenmiş şekerdir. İşlenmiş şeker neredeyse tüm tatlıları kapsamaktadır. Peki gebeler hiç mi tatlı yememelidir? Hayır elbette tatlı tüketilebilir ama mümkün olduğunca az tüketilmeli ve doğru tercihler yapılmalıdır. Nişasta şurubunun kullanıldığı tatlılar kesinlikle yasaktır. Hazır satın alınan; bisküvi, gazlı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde çoğu zaman mısır şurubu şerbeti kullanılır. Bu ürünlerde bilgi olarak sadece ‘Nişasta Bazlı Sıvı Şeker’ ifadesinin baş harfleri, ‘NBSŞ’ veya ‘NBŞ’ ibaresi bulunur. 

Kaçınılması gereken bir diğer beyaz ise tuzdur. Tuzdan elbette %100 bir kaçınma söz konusu olamaz ancak mümkün mertebe az tüketilmeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır. Bir diğer sakıncalı gıda az pişmiş veya çiğ etlerin tüketimidir. Toksoplaşma ismi verilen parazit hastalığı bebeklerin beyin dokusuna ciddi zararlar verir. Bu nedenle; çiğ süt, az pişmiş yumurta, gazlı içeceklerin tamamı, salam-sosis gibi işlenmiş et ürünleri, fast food yiyecekler ve yazın gelmesiyle popülerleşen buzlu içeceklerden uzak durulmalıdır. Maalesef buz yapımında zaman zaman güvenli olmayan sular kullanılmakta ve buna bağlı çeşitli hastalıklar gelişebilmektedir. Bu husus dışında, terli olunmadığı sürece soğuk içecekler içmekte bir sakınca yoktur. Alkollü içecekler de gebelere uygun olmayan bir diğer gıda sınıfıdır. Çay ve kahve de mümkün olduğunca bu süreçte az tüketilmelidir. Bu durum başta ada çayı olmak üzere tüm bitki çayları için de geçerlidir. Sakatat, midye, kokoreç, dip balıklar, kültür balıklar, yaşlı ve iri balıklar da sakıncalıdır. Bu tür deniz ürünleri ağır metaller içerebilmektedir.

Haberin Devamı

Gebeliğin ilk haftalarında; özellikle de 7-11. haftalarda bulantı ve kusmalar görülebilir. Aşerme dönemi olarak da anılan bu dönemi rahat geçirebilmek için bulantı hissini uyandıran yiyecek, içecek ve kokulardan uzak durulmalıdır. Gebe adayları bu sürecin geçici olduğunu unutmamalıdır. 12. hafta itibariyle bulantı gibi durumlar dramatik ölçüde azalarak bitecektir. Anne adayları 12. hafta sonrasında da yiyecek ve içecekleri tüketme noktasında zorlanmamalıdır. Bu gibi zorlamalar bulantı ve kusmaları yeniden başlatabilir. Bazı durumlarda bu rahatsızlık o kadar ilerler ki gebeler içtikleri suyu bile çıkarma noktasına gelirler. Bulantılarla başa çıkabilmek için ilk kural gebenin canı istediği yemekleri yemesidir. Bebek anne aracılığıyla beslendiği için bu dönemde az da olsa mutlaka beslenme gerçekleştirilmelidir. Kuru gıdalar, az ama sık yeme düzeni gebeyi rahat ettirecektir. İçecekler ise ya sıcak ya soğuk olmalıdır keza ılık içecekler bulantıyı arttırır. Zencefil ve destekleyici vitaminler bu sürece katkı sağlayabilir. Ancak devam eden kusmalarda hekim gözetiminde ilaç alınabilir. Tüm bunlara ek olarak eczanelerde yaygın olarak satılan bulantı bileklikleri de gebelere yardımcı olabilmektedir.

12. haftadan sonra bulantıların da geçme evresine girmesiyle beslenmeye daha fazla özen göstermek gerekir. Bunun için gebeler eğer tüketebiliyorlarsa günde iki bardak pastörize süt, iki kibrit kutusu kadar beyaz peynir, iki bardak kadar yoğurt, iki bardak az tuzlu ayran tüketebilirler. Eğer yoğurt ev yapımı olursa prebiyotik yönünden daha zengin olduğu için daha faydalı olacaktır. Günlük bir öğün olmak üzere iyi pişmiş kırmızı et veya organik tavuk, haftada bir veya iki defa deniz balığı, her gün beş defa beş farklı renkte sebze, yeşillik ve meyve; haftada 4-5 defa bir porsiyon kuru baklagil tüketilmesi uygun olur.

Haftada 3-4 kez, eğer seviliyorsa her gün iyi pişmiş olarak yumurta yenebilir. Her öğünde en fazla iki dilim ve bir parmak kalınlığında kepekli ya da çok tahıllı ekmek tüketilebilir. Beyaz ekmekten kaçınılmalıdır. Ara öğün olarak; fındık, çiğ badem, ceviz, kuru kaysı gibi kuru yemişler tüketilebilir. En doğru içecek ise şüphesiz sudur. Günlük 2,5 – 3 litreye kadar su içilebilir. Suyu daha çekici hale getirmek için ananas, nane, yeşil elma, salatalık gibi tat ve koku kazandıracak meyvelerle karıştırabilirsiniz.

Tüm bu beslenme kurallarına ek olarak eğer gebede kansızlık söz konusuysa (Hb değeri 11’in altındaysa) demir ilaçları kullanılabilir. Gebelikte kalsiyum ve iyot ihtiyacı artmaktadır. Süt, yoğurt ve peynir tüketimi bu yüzden önem kazanır. Unutmayın iyotlu tuzlar mutlaka koyu renkli kavanozlarda saklanmalıdır.

Gebelikte multivitamin takviyesi ise kişinin ihtiyacına göre değişkenlik gösterir. Gözetimimdeki gebe ve adaylarını genellikle gebelik öncesi üç ay önceden folik asit’e başlatıyor, 12. Haftaya müteakiben multivitamin takviyesi uyguluyorum. 16-20. haftalardan itibaren kalsiyum ve omega 3 takviyesini faydalı buluyorum.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları