Paylaş
“Modern masallar hem yaratıcı hem gündelik hayattaki bazı sorunları ele almalı”
Judith Liberman (Masal anlatıcısı): Eskiden köylere giden halı satıcıları olurdu, köylülere “Siz bu eski püskü kilimlerden sıkılmadınız mı? Bize verin onları, biz size yeni halılardan veririz hem modern hem antibakteriyel!” diyerek eski kilimleri toplayıp onları şehirde antika diye satarlardı. Benim evimde hem modern halı hem geleneksel kilim var. Çocuklarımıza anlattığımız hikâyeler için de öyle olması gerektiğine inanırım; yeri gelince modern, yeri gelince geleneksel bir masal paylaşmak önemli. Geleneksel masalların kadim bir kültürle birlikle, çok derin bir bilgeliği de taşıdığına inanıyorum, onlardan vazgeçmek söz konusu değil bence. Ama uydurduğumuz modern masallar hem yaratıcı hem de gündelik hayattaki bazı sorunları ele alabildiği için bir çocuğa anlatılmalı.
Çocuğuna sıfırdan oluşturduğu bir masal anlatmak isteyen bir ebeveynin neye ihtiyacı var?
Judith Liberman (Masal anlatıcısı): Bence ilk önce temel bir masal iskeleti. Başlamak için bir karakter ve bir mekâna ihtiyacınız var, o kadar, her şey onunla başlar. Bir varmış bir yokmuş... Ormanda yaşayan bir peri ya da sınıfta sobanın arkasında yaşayan bir fare... Olasılıklar sonsuz, bırakın çocuğunuz seçsin. Sonra, bu karakterin, yaşadığı yerde, günlük bir yaşantısı olur, her gün belli şeyler yapar. Onları anlatma zamanı geldi... “Her gün fare... Heyecanla matematik dersini beklerdi, çünkü en sevdiği konuydu...” Genellikle en az üç ayrı alışkanlık anlatmanızı tavsiye ederim. Sonra, hazır bir giriş yaptınız, şimdi masalınızın dengesini bozmanız lazım, masal ancak bir şey ters gittiğinde başlar. Örnek: “Ta ki bir gün, hocanın matematik kitabı kayboluncaya kadar... Kitap kaybolunca, hoca dersi iptal etmiş...” Şimdi rutini bozduğumuza göre karakter yola çıkabilecek. Macera ya köye bir yabancı geldiğinde ya da köyden biri yola çıkınca başlar. Yolda bizim kahramanımız, arayışı içinde çeşitli varlıklarla karşılaşır. Kimi ona yardım eder, kimi onu oyalar veya kandırır. En az üç ayrı kişi ile karşılaşmasını hayal edin. Her karşılaşma, eğlenceli bir karakter yaratma ve komik diyalog katmak için bir fırsat. Sonunda, kahraman aradığı çözüme ulaşır! Çözüme ulaşır ama masal bitmez; masal sınav gibi değil, sorun çözülünce bitmez. Önce kahramanın evine dönmesi lazım, bu başladığı nokta veya yeni yaşayacağı yer olabilir... Ve sonra orada bir fark yaratması lazım, macerasının bir mirası olsun diye. Bu çemberi tamamlayınca, masal biter. Bu yolu takip ederek sonsuz hikâye oluşturabilirsiniz. Zaten anlata anlata çocuğunuza masal anlatmayı de öğretmiş olursunuz. O nedenle belli bir zamandan sonra, siz değil hep onlar anlatırlar.
“Masalınıza ritmik bir tekerlemeyle başlayın”
Koray Avcı Çakman (Yazar-drama eğitmeni): Masalı halı dokumaya benzetebiliriz. Başlangıçta elimizde bir halı tezgâhı, renk renk iplikler ve ortaya çıkmasını istediğimiz bir desen vardır. Attığımız her bir ilmek motifi, motifler de deseni oluşturacaktır. Buna göre hangi renk ipliği nerede kullanacağımızı biliriz. Masallar da motiflerden oluşur. Masalın başındaki bir ögeyi bazen ortasında da görür “Bu, bu yüzden varmış,” deriz. Pamuk Prenses masalında sihirli ayna söylemeseydi, üvey anne Pamuk Prenses’in yaşadığını nereden bilecekti, değil mi? Masalları oluştururken sözcük ve konu seçimimiz çocuklarımızın yaş grubuna uygun olmalıdır. Masala ritmik bir tekerleme ile başlamak her zaman çocukların ilgisini çeker. Giriş tekerlemesi hayal dünyasının kapılarını aralar. Çocuklara adeta, “Seni alıp evvel zamana, ta Kaf Dağı’nın ardına götüreceğim,” der. Masalı ana hatları ile zihnimizde belirlersek işimiz kolaylaşır. Betimlemeler, ikilemelerle anlatı ilerler. Tabii ki her masalın bir, bazen de birden çok kahramanı vardır. Tılsımlı bir nesneye sahip olan biri mi? Şaşkın bir karakter mi? Yedi başlı bir ejder mi? Anlatırken işleri karıştırıp düğümleyelim ki çocukları heyecanlandıralım, meraklandıralım. Kafalarında soru işaretleri oluşsun. Masallar hayal gücümüzün özgürlük alanıdır. Kurgumuzda olağanüstü nesneleri kullanabilir, olmaz denileni oldurtabiliriz. Kahramanın başına neler gelecek? Neler olacak? İşler nasıl karışacak? Masalın sonuç kısmında sorunlar çözülsün, karmaşa sona ersin. Masalı nasıl düğümlediysek öyle açalım sözcük sözcük. Sıra geldi masalın bitiş tekerlemesine. Gökten düşen üç elma çocukları dalıp gittikleri, sözcük sözcük adımladıkları düş âleminden gerçek dünyaya döndürmemizi sağlar. Düşlerin sonsuz, sınırsız olduğu bu dünyada her şey, herkes masalımızın konusu olabilir. Yeter ki sonunda iyiler ersin muradına.
“Evinizin içini masal mekânı yapın”
Dr. Nilay Yılmaz (Yazar-Yaratıcı okuma ve yazma eğitmeni): Masallarda her şey mümkündür. Masallarda bir konu, zıtlıklar, keskinlikler, klişeler, olağanüstü durumlar, simgeler ve kötü güçler aracılığıyla anlatılır. Bu özelliklerin her biri farklı bir amaca hizmet eder. Masalda geçen mekanları evinizdeki eşyaları kullanarak tasarlayabilirsiniz. O bölüme geldiğinizde masalı orada, masalın içine girerek anlatmayı deneyin. Örneğin bir ormanda geçiyorsa, çocuğunuzla birlikte önce o ormanı tasarlayın. Eşyaları farklı amaçlar için kullanın. Minderleri üst üste koyarak ağaç gövdesi, elektrik süpürgesinin hortumuyla ağaç dalı, peçeteleri dallara asarak yaprak yapabilirsiniz. Masalın içindeki her mekân için evin bir odasını kullanabilirsiniz. Böylece evin içinde dolaşarak masalı anlatabilirsiniz. Bu hareketlilik çocuğun hem yaratıcı düşünme hem de dinleme becerilerini geliştirecektir.
“Masalınızda çocuğunuzun sevdiği hayvanlara yer verin”
Mehmet Erbil (Yazar-Tiyatrocu): Çocuklar masallardaki ilginç eşyalara, bitkilere ve hayvanlara bayılırlar. Bu nedenle masalınızda mutlaka ilginç eşyalar, bitkiler ve onun sevdiği hayvanlar olsun. Masalınızdaki hayvanlara tuhaf özellikler yükleyin. Örneğin masalınızın başkarakteri evin kedisi Tekir ise tavuk gibi yumurtlasın. Ya da balkonda suladığınız çiçek bir sabah kalktığınızda devasa bir ağaca dönüşmüş olsun ve dalları gökyüzüne kadar ulaşsın, sonra birlikte ona tırmanın. Yaratıcılığın sonu yok. Masal yazarken anılarınızdan da yararlanabilirsiniz. Masallarınızı anlatırken ise küçük ses oyunları yapmak, ilginç kılıklara girmek masal ortamını son derece eğlenceli yapacaktır.
“Masallarınızda şiddet ve sınırlar olmasın”
Çiğdem Gündeş (Masal anlatıcısı-yazar): Çocuğunuzun yaşı ve ilgi alanları ne olursa olsun, hiçbir masalda fiziksel ve/veya psikolojik şiddet içeren, şiddeti olumlayan hiçbir ifadeye yer vermeyin. Kahramanlarınızdan bazıları kötü, korkunç, acımasız olabilir ama bunları anlatırken bile şiddetten uzak durun. Masalın sonunda bu kötü karakterleri cezalandırmak gerekebilir. Yine de öldürmeyin onları, yakıp yıkmayın. Kılıçla, tüfekle, kanla değil, akıl, vicdan ve bilgiyle yol gösterin o karaktere. Unutmayın yol gösterdiğiniz aslında çocuğunuz. Kısacası masalınızda şiddet olmasın! Çocuğunuz şiddete alışmasın, şiddeti kanıksamasın! Hiçbir masalda, ötekileştiren, dışlayan, ayrıştıran sözcükler, anlatımlar, konular olmasın. Olmamalı. Her canlının en az çocuğunuz kadar önemli olduğunu bilin ve bu bilinci ona da verin. Kin ve nefret içeren ifadeleri, çözümleri sokmayın masallarınıza. Masallarınızda sınırlar da olmasın. Kısıtlamayın hayal dünyanızı. Balıklarla konuşun mesela. Pespembe olsun denizler. Güneş’e dokunun, Dolunay’ı gıdıklasın. Bir çekirgeyle sohbet edin. Kirpilere atkı örün. “İyi de gerçeklerden bu kadar uzaklaştırmak doğru mu?” diye endişeniz de olmasın. Çocukların, yaşamdaki zorluklarının üstesinden gelmelerini, karşılaşacakları sorunlarla baş edebilmelerini kolaylaştırmak için masallardaki akılcı çözümler çok işe yarayacaktır. Üstelik güvenli bir yöntemdir.
“Masalların sonunda iyiler kazanır”
Çiğdem Gündeş: Masallarda sihir, büyücüler, cadılar olabilir. Masalların en önemli özelliği gerçek üstü olaylardan yola çıkarak akılcı çözümler vermesi ve sonunda mutlaka iyilerin kazanmasıdır. Masalı kurarken ve sonlandırırken ‘sihirli’ ya da ‘büyülü’ olanın aslında aklımız, irademiz, çözüm yeteneğimiz, bilgimiz, hayal gücümüz olduğu unutulmamalı, zorluklar karşısındaki çözümün iksirlerde, büyülü sözcüklerde değil ‘bizim elimizde’ olduğu vurgulanmalıdır.
Paylaş