Paylaş
Cinsellik; biyolojik , psikolojik, sosyo-kültürel , politik , ekonomik , dini ve ahlaki boyutları olan karmaşık bir bütündür. Cinsellik hakkında kendimize ve başkalarına yaklaşımımız bu nedenle farklı bakış açılarını içinde barındırmaktadır.
Cinsellik, duyguların ve zekanın birlikte kullanılmasını gerektirir. Zeka ve duygunun birlikte bulunması, insanı diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliktir. İnsanın cinsellik anlayışı, ancak o zaman hayvanlarda bulunan cinsel içgüdüden farklı olarak duygu ve düşüncelerin ortaklaşa yer aldığı bir hale gelir.
Çocuklukta başlayan cinsellik kavramı, ergenlik dönemi ile birlikte son şeklini alır. Ergenlik döneminden sonra çocuğun cinsel özellikleri kolay kolay değişmez. Önemli olan çocukluktan itibaren sağlam temelleri oluşturmaktır
Doğumdan 18. aya kadar olan dönemi kapsar. Çocuk annesi tarafından meme ya da biberonla beslenirken , annenin göğsü üzerinde şevkatle tutulması, annenin kokusu bebeğe haz verir. Bebekte doğuştan olan emme zevki, cinsel içgüdünün ilk aşamasıdır.
Bebek tanımadığı vücudunu ilk önce gerilim veya haz duygusuyla tanımaya başlar. Ardından yıkanma ya da alt değişme sırasında cinsel haz duygusu yaşar. Biraz büyüdüğünde tesadüfen dokunduğunda aldığı bu doğal haz duygusu, çocukta yeniden dokunma isteği doğurur. Bu dönemde verilen bakımın niteliği , çocuğun bağımlılık ve güven düzeyini belirler .
Bebeğin 18 ay-3 yaş arası gelişim evresidir. Çocuğun kaslarını daha kontrol edebildiği bir dönemdir. Atma – tutma, verme- alma gibi birbirine karşıt eylemleri yapabilir. Bu dönemde tuvalet kontrolünü öğrenir . Tuvalet eğitimi esnasında bebek, altının ıslak olmaması gerektiğini öğrenirken,mesanesinin dolu olduğunu ve onun yakınındaki organlarda bir tür cinsel duygular uyanmasına neden olan baskıyı fark etmeye başlar.
Tuvalet eğitimi sırasında bebek, bezi çıkartılıp oturağa ya da tuvalet yerine oturtulan çocuk, bebek bezi tarafından yalıtılmadığından, baskı ve dokunmayı daha iyi hissedecektir. Bu durumda bebek, çişinin idrar yolundan geçişine daha çok dikkat edecek ve bundan hoşlanacaktır.
Bu dönemde kendi bedenine karşı merak başlar, çocuklar arasındaki cinsiyet farkı dikkatlerini çeker, çocuk ve yetişkin bedenleri arasındaki farka ilgileri artar. Cinsel organlarına dokunma isteği artar. Özellikle de yorgunken ya da uyumak üzereyken bu dokunuşları artar.
Bu dönem, çocuğun bağımsızlık duygusunun gelişmesi için önemlidir. Baskıcı ve katı bir anlayış ya da tamamen başı boş bırakma bağımsızlık duygularının gelişmesini engeller.
Çocuğun 3-7 yaş arası gelişim dönemidir. Cinsel kimlik gelişiminin başladığı dönemdir. Çevresindeki her şeyi merakla incelemeye başlarlar. Çocuk aynı merakı, kendine ve vücuduna karşı da gösterir . Cinsiyet farklarını keşfeder ve “ Ben nereden geldim” “ bebek nasıl yapılır” tarzı sorular sormaya başlar, bu konuda gelişebilmesi, merakının giderilmesi ve girişimlerinin desteklenmesi önemlidir. Eğer bu nedenle eleştirirse suçluluk duygusu oluşabilir. Kınama ve cezalandırma cinsel kimliğin kabulünde zorluk yaratır. Ödipal karmaşa bu dönemde gelişir.
Annecilik, babacılık, doktorculuk gibi oyunları oynarlar. Genellikle giyinikken oynarlar . Oyuncak bebeklerinin kıyafetlerini çıkarabilirler, oyuncak bebeğin vücut deliklerine termometre gibi cisimler sokabilirler,. Bu oyunlar masum ve araştırma odaklı oyunlardır.
7-11 yaş yani ilkokul dönemidir. Çocuğun kişilik gelişimi üzerine etkisinin en fazla olduğu dönemdir. Çocuğun bilişsel yetileri ( algı, bellek, yargılama ve benzeri ) gerçeğe daha uygun değerlendirmeler yapacak düzeye gelir. Zamanı, yeri, uzayı tanıması olgunlaşır .Neden- sonuç bağlantılarını gerçeğe uygun kurabilir, daha uygun ve geçerli genellemeler yapabilir. Toplumsal kuralların öğretilmeye başlaması ve cinsellik üzerine konulan yasaklamalarla çocuğun cinsellikle ilgili merakı gizlenmeye ve diğer gelişen yönleri ön plana çıkar.
Ergenlik dönemi, çocuk kişiliğinden yetişkin kişiliğine geçiş dönemidir. 3-7 yaş arasındaki fallik dönem bu dönemi en fazla etkileyen dönemdir. Gerek fiziksel gerekse bedensel değişimlerin çok hızlı olduğu bir dönemdir. Çocuk davranışı yerini olgun davranışa bırakırken bu hızlı değişim karmaşa, yetersizlik ve güvensizlik duygularının yaşanmasıyla istenmeyen davranış biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bir olumsuzluk evresidir. Olumsuzluk bireyin yaşama ilişkin karşı bir tavır almasını ifade eder. Özellikle erinliğin başlarında bu karşıt tutum pek belirli ve yoğundur. Cinsel olgunlukla bu durum düzelir.
Vücutları arasında değişiklik yarışına girebilirler. Aşka ilgi de artar. Gençler aynı ya da karşı cinsten akranlarına, yetişkin rol modelleri olan, - pop yıldızlarına, spor kahramanlarına, öğretmenlerine – aşık olabilirler. Flört edebilirler, öpüşme ya da birbirlerine çıplak dokunma sergileyebilirler ve bunları gizli yaşarlar. Deneyimlerini arkadaşlarıyla paylaşırlar.
Paylaş