Paylaş
Sıklıkla kadınlar tarafından satın alınan yüzlerce etiketi bile sökülmemiş bluzlar, pantolonlar, bir oda dolusu makyaj malzemeleri ve güzellik ürünleri, binlerce tabak çanak, bardak gibi mutfak eşyaları ya da her renk ve desende havlular, çarşaflar, örtüler gibi ev tekstil ürünleri ve tüm bunlara rağmen bitmeyen alma isteği…
Aynı renk ve desende gardrop dolusu gömlek, kravat ya da ayakkabısı olan ya da çocuklarına yüzlerce oyuncak satın alan erkek danışan sayımız da az değil hani.
Tabi pek çoğumuzun yaptığı bayram, doğum günü, evlilik yıl dönümü gibi özel zamanlarda, bütçeye uygun, ihtiyaca yönelik olan alışverişlerimizi patolojik alışveriş davranışı olarak tanımlamıyoruz.
Alışveriş bağımlılığı Kompulsif Alışveriş Hastalığı olarak da tanımladığımız kişinin yaşadığı ciddi gerilim duygusunu azaltmak veya yaşadığı doyumsuzluk duygusunu satın alarak doyumla sonuçlandırmak için karşı konulamaz derecede alışveriş yapma dürtüsüdür.
İlk olarak Emil Kraepelin ve Eugen Bleuler tarafından tanımlanmış ve ‘ALMA MANİ” si anlamına gelen ‘ONİOMANİ “ olarak isimlendirilmiştir.
Alışveriş bağımlılığının altında sıklıkla depresyon, kaygı bozuklukları, madde kullanımı yattığı gibi, Obsesif kompülsif bozukluk, borderline veya kaçıngan kişilik bozukluklarında da sıkça görülmektedir.
Çoğu psikiyatrik bozuklukta olduğu gibi Alışveriş Bağımlılığı Gelişimsel, Kültürel, Genetik, Nörobiyolojik nedenlerin birlikteliğiyle oluşmaktadır.
Psikodinamik açıdan baktığımızda, kişilik gelişiminin oluşum aşamasında varlığını geliştiremeyen kişilerin, yaşadıkları değersizlik duygusunu bastırmak ve eksik iç düzenlerini bütünlemek için dış kaynaklara yöneldiğini görürüz. Satın alma davranışları ile öfke, utanç, umutsuzluk, boşluk ve yetersizlik hissi gibi çeşitli duygulara karşı bir savunma mekanizması geliştirirler.
Özellikle depresyon dönemlerinde sadece alışveriş yaparak rahatlarlar. Tabi alışveriş esnasında satıcıyla kurdukları karşılıklı olumlu etkileşim özgüvenlerini arttırdığı gibi, aldıkları eşyaların başkaları tarafından beğenilmesi de kendileriyle ilgili imajlarının artmasına yardım eder.
Bu davranış başlangıçta eğlendirici, heyecanlandırıcı ve arzulanan bir durum olarak gerginlikte çözülme yaşanmasına neden olmasına rağmen, olumlu duygular sonradan suçluluğa, sinirliliğe, mutsuzluğa veya hiçbir değişiklik olmamış gibi hissetmeye dönüşebilir. Bu da kötü bir kısır döngü oluşturur. Bir süre sonra kredi kart borçları, iş hayatlarının bozulması, evliliklerinde ciddi sıkıntılara neden olacağı gibi yaşadıkları kötü duygudurum daha da derinleşir.
Her ne kadar maddi durumları iyi olsa bile “nasılsa kendiliğinden düzelir“ diyerek beklenmemeli, mutlaka psikoterapistlerden profesyonel bir yardım alınmalıdır.
Almanın hazzını hemen yaşamaya olanak sağlaması ve ödeme güçlüğünün yaşatacağı acıyı ve sıkıntıyı ertelemesi yönüyle kompulsif alışverişte kredi kartı kullanımı oldukça fazladır. Kişi kredi kartını kullandığında alışverişin reel sonuçlarıyla o an yüzleşmemiş olur ve o anda yaşadığı kendisine acı veren duygularla anlık da olsa baş etmiş olur.
Bu açıdan baktığımızda alışveriş esnasında ne verdiğimize değil de ne aldığımıza odaklanmamızı sağlaması yönüyle kredi kartları kompulsif alışveriş rahatsızlığı olan birisi için ‘sıkıntı duyma- alışveriş yama- üzüntü ve pişmanlık duyma – tekrar sıkıntı duyma ve tekrar alışveriş yapma’ şeklinde giden döngüsünü kolaylaştırıcı bir etken olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmalar kompulsif satın alma davranışı gösteren ve kendi bütçelerini rahatça aşabilen kişilerin nakit para yerine daha çok kredi kartı kullandığını göstermektedir.
Rahatsızlığın giderilmesinde bir takım ilaçlar ve özellikle de uygulanmakta olan bir takım psikoterapi teknikleri oldukça etkili sonuçlar vermektedir.
[fotogaleri=3038,2168,2691]
Paylaş