Paylaş
Geçen hafta anneannemiz ameliyat oldu ve tüm haftayı hastanede geçirdik. Aynı katta birçok operasyon geçirmiş bebek-çocuk ile birlikteydik ve onları her gördüğümde, her ağlama seslerini duyduğumda nasıl perişan olduğumu anlatamam. Sürekli “çocuğumun sağlığı yerinde olduğu müddetçe gerisi boş” diye kendimce şükrettim. Yaşadıklarına anlam vermeye çalışırken ellerinden ağlamaktan başka bir şey gelmeyen yavruların çırpınışı gerçekten can yakıcı. Küçücük bedenlerinin tüm kontrolü yetişkinlerin elinde; yani küçük olmak her zaman çok da kolay değil. Bugün bir de yazarımız Klinik Psikolog sevgili Pınar Mermer’in oğlu Uzay’ın ameliyat olduğunu öğrendik; buradan minik Uzay’ın bir an evvel sağlığına kavuşmasını diliyorum.
Hayatın özüne inip kendinizi sorguladığınız yerler hastaneler...
Uzun lafın kısası; hayatın özüne inip kendinizi sorguladığınız yerler hastaneler; günlük telaşlarımızı, dert ettiğimiz konuları anlamsızlaştıran, bedenen ve ruhen ayakta olmak dışında her şeyin boş göründüğü. Sürekli bu şekilde yaşamak mümkün değil elbet. İnsanız; hırslarımız, taleplerimiz, hayattan beklentilerimiz bitmez ama hepimiz, özellikle anneler arada bir durup “neyim yok” yerine “nelere sahibim” diye düşünmeli, hastanelere düşmeden şükretmeyi bilmeliyiz diye düşünüyorum.
Bu yazıyı okuyan herkesin derin bir nefes alıp şu an herhangi bir nedenle hastanede olan anneler ve çocukları için iyi dileklerini ve enerjilerini göndermelerini umuyorum. Haydi hep birlikte...
Paylaş