Paylaş
Sonbahar ayları melankoli, hesaplaşma ve özellikle bizim gibi Akdeniz insanları için “kaygısız yaz”ın bittiğini kabullenme aylarıdır.
Hissederken hoşumuza gitmese de insan bünyesinin aslında tüm bu duygulara ihtiyacı var. Hayat hep bir makine gibi aynı tempoda gitse robottan farkımız kalmayacak.
Başka türlü bir hayat hayal etmek ve bunu gerçekten istemek gerçekleştirmenin ilk adımı aslında. Kimisi için özgürlük, kimisi için daha çok para. Benim için ise bugünlerde daha da çok hissettiğim “yuvarlanma” hissiyatının olmadığı, kayda değer günlerin çoğaldığı bir hayat. Bu hayatı hissedip gözünüzün önünde canlandırabildiğinizde değişiklik zamanı gelmiş demektir. E ne yapmak lazım? Diğer her şey gibi bu hayal için de çalışmak ve planlamak. İşte bu sonbahardan bana çıkan ders de bu.
Bir hayalperest olamadık kardeşim... Deniz’in tabiriyle “OF YAFU”
Bu hayalin ya da tanımı her neyse içindeki beklentilerim aslında basit. Bazı sabahlar işe değil yogaya gitmek (genelde ikisini birden yapabilen planlı ve disiplinli insanlardan olamadığım için), canım istediği için sabahlara kadar çalışmak, “tatil” keyif demek ise bunun hayatımdaki yüzdesini artırmak (tüm yazı Bodrum, Çeşme’de geçirmekten bahsetmiyorum), bir kafede sınırsızca oturabilmek de tatil. Daha çok sorumluluklarım ve zorunluluklarımın altında ezilmek değil bilakis bunları keyifle yerine getirebildiğim bir yaşam şekli. Evren evren söyle bana çok mu zırvaladım bu meyanda...
Herkese keyifli haftalar...
Paylaş