Paylaş
Telkin, Teşvik, Tehdit! Benim günlük annelik maceramda ister istemez saptığım yollar hep aynı üçlüye çıkıyor. Deniz, standart olarak yapmasını istediğimiz her şeye itiraz ediyor, önce her ebeveyn gibi kendisini ikna etmeye çalışıyorum.
Deniz: Ben okula gitmek istemiYOLUM.
Ben: Neden Denizcim? Bak bugün okulda parti var, etkinlik var, arkadaşların seni çok özlemiş. Ne güzel şeyler öğreniyorsun nın nın nın nın nın nın nın nın
Deniz: (tonunu yükselterek) Ben okula gitmek istemi YO LUM.
Ben: Okula giderken markete uğramaya ne dersin?
Deniz: Hım market mi?
Ben: Evet kahvaltını güzel yaptığın takdirde çilekli süt alabiliriz. Oradan da okula geçeriz.
Deniz: Kahvaltı etmek de istemiYOLUM. Çilekli süt, çilekli sütttttttttt
Ben: Kahvaltı ve okul yoksa çilekli süt de YOK.
Deniz: Aaaaaaa ama haksızlık bu mır kır mır kır
İşte böyle devam edip gidiyor diyaloglar. Telkin aşamasında her kazandığım zaferde gözlerim parlıyor, eşimle kutlamalar yapıyoruz çünkü bu aralar çok nadir oluyor.
Pedagogların “onun için faydalı olan şeyleri istediği için yapmalı” yönergeleri sürekli kulağımda çınlıyor ve kendimi başarısız hissediyorum; daha beteri RÜŞVETÇİ ANNE, RÜŞVETÇİ ANNE diye kendimi için için dövüyorum ama sol omzumdaki şeytan “sizin çocuğunuz yok tabii konuşun rahat rahat” demekten kendini alamıyor.
Paylaş