Paylaş
Son yazımdan bu yana tam 10 ay geçti. Oğlumuz Deniz’in doğumu 6 Ekim İstanbul’un Kurtuluşu’nun yıldönümü ve Steve Jobs’ın ölümüne denk geldi. Hastane yatağında bir yandan onu emzirirken bir yandan dünyanın dört bir yanındaki sevenlerimize mesaj, fotoğraf gönderebilme keyfini yaşatan rahmetliye ve onun gibi hayatını dünyayı ve yaşama şeklimizi değiştirmeye adayanlara müteşekkir olduğumu belirtmeliyim.
Birçok yeni anne gibi bebekli hayata alışırken aklımda uçuşan fikirler, yazılar, methiyeler kağıda dökülemedi. İtiraf ediyorum işten kalan tüm zamanımı bizim minik fare ile geçirmek istediğimden ve kendimi zorlamamak adına bu dönemde idealistlikten vazgeçtim.Doğum sonrası her şeyi biraz da doğal akışına bıraktım. Düzenli spor yapmadım, sadece canım istediği için yüzdüm, yürüdüm ya da Deniz’im kucağımda dans ettim, arkadaşlarımı ihmal ettim, piyanoyu ve kitaplarımı bıraktım, sadece bebeklerle ilgili şeyler okudum, konuştum, yattım kalktım. Babası ile birlikte hala her gün Deniz’in bir daha bebek olmayacağını düşünerek tüm boş zamanımızı onun tadını çıkararak, onu doya doya koklayarak geçiriyoruz. Tek derdimiz ona bir kahkaha daha attırabilmek…
Bütün bunları yaşarken de hep düşündüğüm ne kadar şanslı olduğumuz. Doğru zamanda, doğru yerde ve doğru koşullarda çocuk sahibi olma şansına sahip olduk. Harika ve fedakar annelerimiz sayesinde “Bir konuşsa, bir yürüse” diye beklemeden an be an çocuk büyütmenin keyfini yaşayabiliyoruz. Her sabah uyandığımda “hayatımızın en güzel zamanları” diye geçiriyorum içimden. Gözüm doluyor. Annelerimiz sağ ve sağlıklı, bebeğimiz mutlu ve sağlıklı, genciz ve taze anne-babalık sayesinde olduğumuzdan da genç hissediyoruz. Zamanın geçmesini hiç ama hiç istemiyorum. Henüz bebeğini kucağına almamış olanlara tek tavsiyem kendilerini hiçbir şeye zorlamamaları. Hayattaki en büyük başarı “Kendi bildiğin gibi yaşayabilmek” demiş ismini hatırlayamadığım bir ünlü. Bence de en başarılı anne, “Kendi bildiği gibi çocuğunu yetiştirebilen anne”dir.
Deniz ister istemez bizim evdeki yegane gündem; her yeni kelimesi, dişi, dansı, bakışı, hareketi mucize. “Kafasını nasıl sallıyor gördün mü” diyor anneanne, “Bu sabah bana gözlüğümü verdi” diyor babaanne. Özellikle bu günlerde dışarıdaki acı gündeme dayanabilmenin tek yolu küçük dünyamızdaki bu taze hayatın yarattığı sevinçler... Küçücük Almina ve annesinin o arabanın içindeki çaresizliğini düşünmeden edemiyorum, gözümün önünden gözleri gitmiyor; son otuz senedir aynı haberlere uyanıyoruz, bu çaresizlik bitsin ve Deniz okul çağına geldiğinde ülkesi huzur bulmuş olsun istiyorum.
Paylaş