Paylaş
Aynı kuşak üç arkadaş oturduk konuşuyoruz. Gerçi “bizim zamanımızda..” diye cümleye başlamak için pek de yaşlı sayılmayız. Ama bu zamane çocuklarını anlamakta zorlanıyoruz. Aramızdan birinin kızı, malum benim oğlum var. Diğer arkadaşın çocuğu yok. Konu çocuklar ve aşktan başladı, geleneklere geçti, ardından değerlerde takılıp kaldık.
Önce şunu söyleyelim, zamane çocukları ki ergenlerden söz ediyoruz, birbirlerine öyle bizim kuşak gibi bir şey ısmarlamaktan hoşlanmıyor.
Ergen denilen arada deredeki kuşak öyle doğum günlerini özel mekanlar yerine çağımızın buluşma noktası Alışveriş Merkezleri’nde kutlamayı pek seviyor. Bizimki de doğum gününde arkadaşlarını pek sevdiği bir AVM’ye götürmeyi teklif etti, biz de kabul ettik. Hiç değilse arkadaşlarını evlerinden alıp, oradaki bir restauranta götürebileceğimiz yönündeki teklifimiz anında geri tepti. Daha da ilginci onlara yemek ısmarlaması için verdiğimiz harçlık da aynen iade edildi ve arkasından, “Anne beni rezil mi edeceksiniz, böyle bir şey yok. Herkes kendi parasını ödüyor” Zar zor bu durumun doğru olmadığını ikna etmeye çalışarak biraz da emir kipiyle ona bu durumun yanlışlığını anlatmaya çalıştık ve parayı verdik. Sonrasında sinema seansının da biletlerini eline sıkıştırdık.
Bizimkini etkinlik sonrası aldığımızda adeta sinir küpü olmuştu. Arkadaşları onun bu jesti karşısında onu neredeyse küçümsemiş, aptal yerine koymuşlardı.
Dün akşam konuştuğumuzda da bir kız arkadaşı olduğunda onunla bir yere gittiğinde de herkesin kendi parasını ödeyeceğini anlattı. Şimdi onlarda racon buymuş.
Bütün bunları duyunca biraz gerilere gittim. Bir erkek arkadaşınızla bir yere gittiğinizde usul gereği erkeğin hesabı ödememesi pek ayıp sayılır, bunu yapan birinden sonrasında hep kaçılırdı. 20-25 yılda meğerse neler değişmiş, neler..
Doğrusu hangisi, eskisi mi, yenisi mi bilemiyorum. Bildiğim bir şey var o da bu çağın çocukları paylaşmayı pek sevmiyor, gittikçe de bencilleşiyor.
Paylaş