Paylaş
Bizim ergen irisini bendeki bağlanma ya da ayrılamama endişesi nedeniyle arkadaşlarına da akrabalarımıza da pek gönderemiyorum. Bağrıma taş basıp gönderdiğimde de kafamda binbir senaryo yazıyorum. Oysa biliyorum ki, ona çok iyi geliyor. Her arkadaşına gittiğinde daha canlı, aktif, hatta öz güvenle dönüyor. Ama işte anlayın beni de hem gazeteci (dünya kadar şey duyup, öğrenen ama nedense hep kötüleri aklında tutan..) hem de kaygılı bir annenin kızı olarak onun güvenliğinden ve sağlıklı gelişiminde hassas davranıyoruum.
Daha küçükken yani sözümün geçerli olduğu zamanlarda direkt reddediyordum. Ama bizimki biraz büyüyünce, arkadaşları gelip kalınca doğal olarak o da gidip kalmak istemeye başladı.
Yıllardır bu konuda kafamda dünya kadar soru işareti ile dolaşırken Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Orhan Karaca, “uygun koşullar sağlandığında çocuklar yatıya kalabilir” diyor.
Karaca, “Bu uygun koşullar; yatıya kalınacak evdeki aile bireylerinden en az birini tanıyor olmak ve irtibat numarası almak, ailenin ev ortamını bilmektir. Bu koşullar sağlandığında ailenin çocuğunu yatıya göndermesi konusunda duyacağı endişe de büyük ölçüde azalacaktır. Bu hususta dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, çocuğun herhangi bir hastalığı ya da sıkıntı yaşadığı durum varsa, bunun yatıya gidilecek ev fertleriyle paylaşılmasıdır. “ diye uyarıyor.
“Farklı yaş gruplarında pek çok çocuk ve genç yatıya kalmaktan keyif alır. Çünkü yatıya kalma daha fazla zaman geçirme, evin sınırları dışında bulunarak öz güvenini sergileme şansı sunacağından çocuklar için oldukça caziptir. Parti yapmak, film izlemek, dertleşmek, özgürce yiyip içmek, sabahlamak (belli bir yatma saatine mecbur olmamak) arkadaşla yatıya kalmalarda yapılabilecek eğlenceli bulunan faaliyetlerdendir.
Çocuklarını her koşulda korumak isteyen, çocukları için en iyisini isteyen anne babalar, ilköğretim çağında yatıya kalmaları güvensiz ve riskli bulabilir. Bunun başlıca nedenleri; çocuğun yemek ve uyku düzeninin bozulması, gece rahat uyuyamaması riski, ihtiyaçlarının eksiksizce karşılanıp karşılanamayacağı veya hasta olacağı korkusudur. Bu nedenler anne babaların arkadaşta yatıya kalmaya sıcak bakmamasına ve bu nedenle de çocukla anlaşmazlık yaşaması sonucunu doğurur.
Uygun koşullar sağlandığında çocukların arkadaşlarında yatıya kalmasında hiçbir sakınca yoktur. Çocuğun bir gıdaya ya da hayvana alerjisi varsa, geceleri karanlıkta uyuyamıyorsa, gece su içme alışkanlığı varsa, bazı yemekleri kesinlikle yemiyorsa bu özel durumlar yatıya gidilecek evin fertleriyle paylaşılmalıdır. Böylece misafir olunacak ailenin de huzursuzluk yaşaması engellenecek, anne baba da çocuklarının güvende olduğunu hissedecektir. Bu sayede, çocuğun yatıya kalması için uygun şartlar hazırlanmış olacak ve çocuk keyifli zaman geçirerek kendini iyi hissetmiş olacaktır."
Karaca, çocuğa izin verilmediyse bunun nedenlerinin ona açıklanması gerektiği üzerinde durarak, şunları söylüyor:
“Çocuk neden arkadaşında kalamayacağını bilmediğinde ve kendisine bir açıklama yapılmadığında, iç dünyasında bunu takıntı haline getirebilir ve cezalandırmak istercesine ailesiyle arasına mesafe koyabilir. Söz konusu durum hakkında, eğer çocuğun özel sorunlarından dolayı kalamayacağı ya da ev ortamının kalmaya müsait olmadığı düşünülüyorsa, bu durum çocukla paylaşılmalıdır. Böylece çocuk, kendisine bir birey olarak değer verildiğini hissedecek, karara uyum gösterme konusunda daha olumlu olacaktır. Çocukla böyle bir iletişim içine girilmeden konunun kapatılması, çocuğa hiç bir neden gösterilmeden izin verilmeyişi, çocuğun kendini öz güvensiz ve mutsuz hissetmesine neden olabileceğinden, bu tip davranışlar sergilemekten kaçınılmalı. Çocukla ailenin orta bir yol bularak uyum yakalaması için, çocuğun belli zaman diliminde arkadaşlarına gönderilmesi gibi çözümler uygulanabilir. Böylece çocuk arkadaşlarıyla istediği gibi zaman geçirebilir, aile de denetimi elden bırakmamış olur."
Paylaş