Paylaş
Yakın bir arkadaşımın kızı ilköğretim 6’ıncı sınıfta. Okulda çok başarılı. Her eve lazım olan cinsten.
Uyarılmadan, tartışmadan okuldan geldiği gibi dersinin başına oturuyor. Sınıfın en başarılı öğrencisi.
Ne dershaneye gidiyor ne özel ders alıyor. Test çözmek en büyük hobisi!
Ben bizimkini itekleye itekleye odaya sokarken, böyle çocuk darısı başıma derken, annesi kızını bu konuda frenlemek için elinden geleni yapıyor.
Abartmıyorum, ona test kitabı yetiştiremiyor. Hafta sonu yeni bir kitap almak için kitapçıya gidiyorlar.
Garip ama anne çaresiz, kızına “Ne gerek var “ diye söylenirken, başka bir anne kitapçının yanına yaklaşıyor ve “Üçüncü sınıflar için test kitabı var mı?” diye soruyor.
Arkadaşım şaşkınlıkla izliyor. Kitapçı anında birkaç test kitabını annenin önüne koyuyor.
Sınıf Atlamanın Yolu Diplomadan Geçiyor
Velilerle konferanslarımda ya da başka yerde her karşılaşmamda, bir kenarda köşede sıkıştırıp hep aynı soruyu sorarlar bana:
“Özel ders mi aldırsam, dershaneye mi göndersem?”
Türkiye’de sınıf atlamanın yolu kimine göre paradan, kimine göre de diplomadan geçiyor artık.
Diploma, kim ne derse desin kişinin yaşamına yön vermede çok belirleyici bir rol oynuyor.
Bunu bilen aileler de ne yapıp edip çocuğunu Anadolu Lisesi’ne veya koleje vermek için çaba harcıyor.
Hoş şimdi artık Anadolu Liseleri’nin pek önemi kalmadı. Çünkü üç yıl içinde bütün ortaöğretim kurumları ya Anadolu Lisesi ya da meslek lisesi olacak.
Bu yıl çok sayıda okul Anadolu Lisesi’ne dönüştürüldü. Önümüzdeki iki yıl içinde bu proje tamamlanacak.
Onun için Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş gibi okullar dışında diğerlerine girmek için yarışmanın pek de anlamı kalmadı.
Ama parası olup çocuğunu özellikle yabancı okullara, Robert Lisesi’ne, Alman Lisesi’ne göndermek isteyenler bu yarışa erken başlıyorlar.
Birçok anne, o kitapçıdaki gibi ilköğretim 3’üncü sınıfta çocuğunun önüne testi yığıyor, ona çevre ayıplar diye gizli gizli ders aldırıyor.
Belki o yıl değil ama ertesi yıl mutlaka çocuğuyla dershanenin yolunu tutuyor.
Öncelikle şunu söylemekte yarar var. İyi bir liseye girmenin yolu Seviye Belirleme Sınavı’ndaki (SBS) başarıda yatıyor.
SBS’de geçen yıl ilköğretim 8’inci sınıfa alındı. Yani öğrenciler ilköğretim son sınıfta bu sınava girecekler.
O nedenle 4 yıl çocukları yarış atı gibi dershanelere göndermenin, o stresi yaşatmanın bence pek de anlamı yok.
Çocukları Küçük Yaşta Sınav Stresine Sokmayın
İşte bu nedenlerle bana “Çocuğumu nereye göndereyim?” diye soranlara işte cevabım:
Bırakın çocuklarınız çocukluklarını yaşasın. Sorularla boğuşmak yerine yaşıtlarıyla koşup, oynasın.
Doğayı keşfetsin, sosyalleşsin, ilişkileri öğrensin.
Ders mi? Dersi derste öğrensin. Yok öğrenemiyor, eksiği varsa biraz takviye edin. Ama küçücük yaşta ne olur sınav temposuna sokmayın.
Dershane, özel ders hocaları, etüt çalışmaları, deneme sınavları vs. ortamından uzak tutun.
Üniversite sınavı için belki yukarıda saydığım bazı takviyeler, bolca test çözmek gerekebilir.
Ama ilköğretimin özellikle ilk aşamasında aman uzak durun.
O tuzağa kapılmayın. Kimsenin gazına gelmeyin.
Paylaş