Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı
Nuran Çakmakçı

Tek Çocuk

Tek çocuğu olanlar beni iyi anlar. Bir kere tek çocuklar ailenin merkezi oluyor. Tahtlarını kimseye vermek istemiyorlar. Bildiğini okuyorlar.

Haberin Devamı

Yakın çevremdeki arkadaşlarımın çoğunun tek çocuğu var. Birçoğu çalışan anne.

Türkiye’de çalışan kadın olarak birden fazla çocuk sahibi olmak adeta bir mucize (Pınar Reyhan’ı bu yüzden çok kıskanıyorum. O bir değil, birkaç mucizeyi birden gerçekleştiriyor).

İkinci çocuk için ya aile büyüklerinden yana ya da bakıcılardan yana şansınız olması gerekiyor.

Bizde her ikisi de olamadı. Aile büyüklerimiz yaşlı ve hastaydı.

Bakıcıdan yana da şansımız yaver gitmedi. 2 yaşına kadar 6 bakıcı değiştirince, sonunda çareyi oğlumu okula göndermekte bulmuştuk.

Gecesi gündüzü olmayan, sürekli koşturma içindeki mesleğimizde ikinci çocuğu dünyaya getirmek cesaret işiydi.

Ben de o kadar cesur olamadım. Tek çocukta kaldım.

İtiraf ediyorum, pişmanım. Keşke şartlarımı daha zorlasaydım ikinci bir çocuğu dünyaya getirseydim. Neden mi?

Haberin Devamı

Tek çocuğu olanlar beni iyi anlar. Bir kere tek çocuklar ailenin merkezi oluyor. Tahtlarını kimseye vermek istemiyorlar. Bildiğini okuyorlar.

Siz ne kadar eğitimli olursanız olun, ne kadar pedagojiden anlarsanız anlayın, o küçük afacanlar büyükleri parmağında oynatıyor.

Kimi alenen yapıyor, kimi sessizce. Çaktırmadan, hissettirmeden, sessizce bildiğini okuyor. 

Evlendikten 4 yıl sonra çocuk sahibi olduk. Evliliğin tadına varalım, birbirimizi iyice tanıyalım, sonrasında çocuk düşünelim istedik. Öyle de yaptık.

Gece yarıları aldık çantamızı seyahate çıktık, hafta sonları dilediğimizce gezdik.

Oğlumuz dünyaya geldiğinde de her iki tarafın en küçüğü oldu. Biz şımartmayalım derken, aile büyükleri, kardeşler onu sevgi şımarığı yaptı.

Biz Dengeli Olmaya Çalıştık Ama Aile Büyükleri...

Biz dengeli ve sakin olmaya özen gösterdik ama onlar kendini sınırlamadı.

Küçüklüğümüzde kaşlarını çatınca nereye kaçacağımızı şaşırdığımız babam, oğlumu yerlerde sırtında atçılık oynayarak oyaladı.

Ev konusunda pek titiz olan annem, salonu alt üst ettiğinde gıkını çıkarmadı.

Bizler bayramdan bayrama hediye alırken, onlar gönülleri estikçe onu hediyeye boğdu. Çoğu zaman getirdiklerini saklayıp, oğluma teker teker vermek zorunda kaldım.

Haberin Devamı

Hata yaptığımızda bağırıp, çağıran aile büyükleri, onun karşısında nedense daha affediciydi.

Oğlumuza kızdığımızda karşımızda onları görüyorduk. Tıpkı küçüklüğümüzde olduğu gibi yine kızılan, azarlanan taraf biz oluyorduk.

Tabii bizim afacan da bunları görüp gayet iyi kullanıyordu.

Tek Çocuk Ailenin Merkezi

Kim ne derse desin tek çocuk ailenin merkezi oluyor. Biz de bu tuzağa düşmemek için çaba harcadık.

Mücadelemiz hep onun şımarık bir çocuk haline gelmemesi yönünde oldu.

Bildiğini okuduğu zamanlarda bile kaprislerine boyun eğmedik. Her şeyi kolay elde etmeyeceğini göstermek için çoğu zaman can attığımız halde istediklerini yapmadık, almadık. Her dediğini yerine getirmedik.

Haberin Devamı

Çok istediği bir şeyi alması için sabırlı olması gerektiğini ona öğretmeye çalıştık. Kimi zaman başardık, kimi zaman pes ettik.

Ayaklarının üzerine basması, sorunlarla karşılaşıp, onlarla mücadele etmesi için kenarda durmaya özen gösterdik.

Benim koruyucu annelik yönümü bile bu durumlarda hep frenledik.

Paylaşmayı öğrensin diye takım sporlarına gönderdik. Hayatı öğrensin diye duraklarda az otobüs beklemedik. Devlet okullarında bir iki günlük misafir öğrencilik tattırdık.

Şimdi şımarık, ukala ya da tutturduğunu isteyen bir çocuk değil. Halden anlayan, sabırlı olması gerektiğini bilen bir afacan.

Ama kim ne derse desin evin merkezinin kendisi olduğunu bilen, tahtına sıkı sıkıya yapışıp bunu da zaman zaman iyi kullanan bir tatlı yumurcak.

Haberin Devamı

Fırsatınız varsa, hatta yoksa bile zorlayın. İkinci, üçüncü çocuk yapın...