Paylaş
Benim oğlum küçükken de sık görüyordum, şimdi de bakıyorum yine anneler aynı şeyi yapıyor. Çocukları televizyon karşısına oturup yemek yedirtiyor ya da eğitim aldırttığını sanıyor. Sözümona İngilizce çizgi film izleterek, yabancı dillerini geliştiriyor, belgesellerle zeka kapisitelerini arttırıyor.
Sevgili anneler, bakıcılar, büyükanneler! O miniklere böyle yaparak çok ama çok büyük zararlar veriyorsunuz. Bir zamanlar bir arkadaşım çocuğunun gayet sağlıklı doğduğunu, kendisinin işe başladıktan sonra oğlunda değişiklikler olduğunu, hatta uzun süre donuk donuk bakmaya başladığını farketmiş, aradan uzun zaman geçtikten sonra benim de önerimle çocuğunu bir uzmana götürmüştü. Sonuç, evdeki bakıcının çocuğu televizyon karşısına oturtup, saatlerce ona televizyon izlettiğinden dolayı psikolojik bir rahatsızlık başlamış, çocuk gerçekle hayali ayırt etmemeye başlamıştı. Çok uzun süre tedaviyle uğraştılar ama yine de sağlıklı bir genç gibi olamadı.
Televizyonla erken yaşlarda tanışan çocukların gelecekte problem çözme, zaman kullanımı, davranış ve duyguları düzenleme gibi yönetici işlev becerilerinde düşük performans sergiliyorlar. Televizyonun, çocukların hem sosyal ilişkisini hem de okul ortamındaki başarısını tehdit ettiğini savunan Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, ailelerin çocuklarını mümkün olduğunca ileri yaşlarda başlayarak ve az sürelerle televizyon izlemelerini sağlamaları gerektiğinin altını çiziyor.
Dikkati dağılıyor, zamanı kullanamıyorlar
Gelişim psikolojisi alanındaki önemli bilimsel dergilerden Developmental Psychology tarafından yayımlanan çalışmaya göre 3-6 yaş arası çocukların ne kadar süre ile televizyon izledikleri yönetici işlev becerilerini doğrudan etkiliyor. Çalışmayı değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, “Yönetici işlevler; planlama yapma, problem çözme, strateji geliştirme, geçmişle geleceği ilişkilendirme, dikkati sağlama, zaman kullanımı, davranış ve duyguları düzenleme gibi önemli bilişsel becerilerden sorumludur. Yapılan çalışmalar erken çocukluktaki televizyonlu hayatın yönetici işlevlerin gelişimini yavaşlattığını ortaya koymuştur” dedi.
Televizyonlu hayatın çocukların yönetici işlev becerilerini yavaşlattığını söyleyen Jagtap o sihirli kutunun nasıl zehirli kutu haline geldiğini bakın nasıl anlatıyor:
“Görüntülerin hızla değiştiği programlar çocuğa gördüklerini anlamlandırma, bilgiyi beyinde işleme fırsatı tanımazlar. Ayrıca araya giren reklamlar çocuğun dikkatini dağıtır ve onu yorar. Uzun dönemde çocuk sebat, planlama, dikkat gerektiren aktivitelerde geriler. Aktif olarak izlenmese de geri planda açık olan televizyon ise çocuğa gürültülü, dikkat dağıtıcı, kaotik bir ortam hazırlar. Çocuklar o anda oyun da oynasa dikkatleri bölünür. Ayrıca geri planda çalışan televizyon anne ve babaları da çocukla kaliteli zaman geçirmekten alı koyabilir.
Beynin hızla geliştiği kritik dönemlerde çocukların çok uyanık ve değişime açık olduğu anlarda televizyon onların gelişimini yavaşlatabilir. Öyleyse çocuklarımızı televizyonla tanıştırmak için acele etmemeliyiz. Bebeklik döneminde çocukların televizyondan uzak tutulması çok önemli görünüyor. Çocukların mümkün olduğunca ileri yaşlarda başlayarak ve az sürelerle televizyon izlemelerini sağlamak gerekiyor. Bunu yaparken de izlenilen program konusunda seçici olmak, kaliteli, reklamsız programları tercih etmek ön plana çıkıyor.”
Şimdi anneler, “peki ama hiç mi izletmeyeceğiz?” diye sızlanıyordur eminim. Bunu da Elif Durgel Jagtap’a sordum. Cevabı şu oldu:
“Eğitici çizgi film adı altındaki birçok yapımı izlemek çocukların düşük yönetici işlevleri ile bağlantılı. Yüksek kaliteli, iyi hazırlanmış, hikayeyi bölmeden anlatan, arada reklam olmadan yayınlanan programları içeren eğitici kanalları izleyen çocuklar ise daha iyi yönetici işlev becerileri sergiliyorlar.”
O zaman az ve öz televizyon izletmek. Bunları yaparken de mutlaka ve mutlaka çocukla beraber olmak, hatta o izlediği şey üzerine sohbet etmek, sorular sormak ve en önemlisi teması bırakmamak. Yani o film izlerken, birlikte gülmek, dokunmak, yan yana olmak...
Benden söylemesi…
Paylaş