Paylaş
Daha önce de yazdım, tekrarlıyorum, okuyanlar kusura bakmasınlar. En sonda söyleyeceğim şeyi başta söylüyorum. “Yoksunluk ve yoksulluğun yaratıcılığı arttırdığı düşüncesindeyim.” Bugüne kadar karşılaştığım birçok çocuk bana bu fikri verdi.
İşte son örneği:
Geçtiğimiz hafta TTNET’in İstanbul’a getirdiği bir grup öğrenci ile birlikteydim. 14 yaşında, ilköğretim 8. sınıf öğrencisi 40 çocuk Türkiye’nin farklı illerinden gelmişti. Kiminin 13, kiminin 8 kardeşi vardı. Bazısı bir dağ köyünde, bazısı daha küçük yaştan itibaren Yatılı Bölge İlköğretim Okulu’nda anne babasından ayrı okumaya çalışıyordu. Aralarında çok daha iyi durumda olanlar da vardı. Ama beni etkileyen diğerleri oldu.
Biliyorsunuz, Türkiye’de başarıyı ölçen pek bir şey yok. Bir çocuğun başarısının tek ölçütü sınavlar ve notlar.
Evlerinde bilgisayar ya da internet bağlantıları da bulunmayan Doğu ve Güneydoğu’dan gelen çocukların SBS sonuçlarını sordum. Yukarıda örneğini verdiğim 2-3 çocuğun (sıkı durun) sonuçları 500. Yanlış anlamayın 500 üzerinden 500. Bu ne demek? Bütün soruları eksiksiz yapmış demek. Sıfır hata ile sınavı tamamlamışlar.
Hani biz şehirde, kasabada çocuklara özel hoca, dershane, kolejlerde bu sınav için yarıştırıyor ve odalara kapatıp, baskı üzerine baskı yapıyoruz ya ve sonuç da pek istediğimiz gibi çıkmıyor ya... İşte o sınavdan söz ediyorum.
Konuştuklarımın birçoğunun ne fazla yardımcı kitabı, ne de dershane imkanı vardı. Sadece öğretmeni dinleyerek, ders kitaplarından çalışarak sınava girmiş, binlerce-on binlerce rakibini geride bırakarak zirveye çıkmışlardı. Hiçbir destek almadan, sadece ve sadece ders dinleyip, biraz da çalışarak. Üstelik konuştuklarımın annelerinin hemen hepsi okuma yazma hatta Türkçe bile bilmiyordu. Babaları da sonradan öğrenmişti. Çocuklarının bu başarılarını çok da farkında değillerdi. Ne çalışacakları muhteşem odaları, ne anlamadıklarında yardımcı olacak birileri vardı çevrelerinde!
Kendi başlarına çalışarak, tabiat şartlarına direnir gibi yaşadıkları koşullara direnip, büyükşehire gitme hayalleri vardı.
Eğitimcilerin birçoğu onların üstün olduğunu, bazıları büyükşehirlerdeki çocuklar gibi dikkatlerinin playstation, tv, bilgisayar, oyun vs ile dağılmadığından tek noktada toplandığı için başarılı olduğunu tartışa dursun ben başta söylediğim cümleyi yineliyorum: Yoksunluk ve yoksulluk çocukta başarı getiriyor.
Bu arada ödevlerini yapmak için komşuya, internet cafe’ye gittikleri zaman başvurdukları internetle ilgili birçok bilgiye sahip olduklarını eklemek istiyorum.
Bunları söyledikten sonra ne mi yapalım? Tabii ki çocuklarımızın ellerinde bilgisayarları, playstation’ları almayalım, ama her şeyi de fazlasıyla odalarına yığmayalım. Ben kendi payıma dersi aldım, sizlerle paylaşmak istedim.
Hepinize iyi bayramlar…
Paylaş