Paylaş
Aylardır 66 ay öncesi ve sonrası doğan çocukların aileleri kaygılı, rahatsız. “Çocukları hazır mı, okul olgunlukları var mı?” Bu konuda kafaları karışık. Ne zaman, nasıl göndersek, nereye başvursak mailleri devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı da net bir şey söylemedi. Sadece topu “doktor raporu”na attı. Özellikle 66 ayı doldurup da çocuğunu göndermek istemeyen aileler bu konuda çareler arıyorlar. Ancak bakanlığın açıklaması da net değil. Doktor ama hangi doktor? Çocuk doktoru değil, psikiyatrist değil. Bir ara Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer “çocuk gelişim doktorları” dedi. Bu tanımla görev yapan yok. Hele devlet hastanelerinde hiç yok. Aylardır bu soruyu kendilerine sorduk, yanıt veren de yok. Şunu anladık: Sağlık ocağı veya aile hekiminden bu rapor alınmayacak, alınırsa da kabul edilmeyecek.
İyi de bu konuda kim rapor verecek?
Doğrusu boş durmadım. Okul olgunluğu ve çocuk gelişimi konusunda Türkiye’nin en yetkin isimlerini aradım. Özellikle okul olgunluğu konusunda testler hazırlayan ve uzun yıllar okul öncesi eğitim çocuklarının eğitimiyle ilgilenen ve Milli Eğitim Şuraları’nın değişmez ismi Prof.Dr. Ayla Oktay’la konuştum. Prof.Dr. Oktay kızgın; çünkü okul olgunluğu konusunda tek bir uzmanın yeterli olamayacağı, hele bunun doktorlara bırakılamayacağı düşüncesinde. Bu işin bir ekip tarafından yapılması gerektiğinin altını çizen Oktay, özellikle Türk standartlarına uygun bir okul olgunluğu testinin bir an önce hazırlanmasını istiyor.
Yazdığı makalelerle uluslararası bilim dünyasında adını duyuran ve sosyal bilimler alanında Türkiye’nin en çok atıf alan bilim kadınlarından biri de Prof.Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı. Kağıtçıbaşı da çocuklara çok kafa yoran, onların eğitimiyle kaderlerinin değiştiğine inananlardan. Yaptığı araştırmalarla ve bilimsel donanımla saygın bir bilim insanı olan Kağıtçıbaşı ise bu kararın tamamen ailelere bırakılmasından yana. Kağıtçıbaşı, devletin bu konuda karar veremeyeceğini, en iyi kararı ailelerin vereceği düşüncesinde. Çünkü çocuğu en iyi aile tanır ve gelişimini aile takip eder.
Bakanlık ise hala bu konuda net açıklama yapmıyor, yapamıyor da.
Benim kaygım ise bir şekilde devlet hastanelerinde alınan “Çocuğun gelişimi uygun değildir, zihnen ve bedenen” şeklinde alınan bir raporun yetişkinlikte karşısına nasıl, ne şekilde çıkacağı yönünde. Yani şimdiden bu yaşta çocukları yetersiz gibi damgalamak yerine, işi aileye bırakmak en doğrusu değil mi?
Paylaş